Analitik psikoloji 20. yüzyılda İsviçreli psikoterapist Carl Gustav Jung tarafından oluşturulmuş kuramdır. Kuram sadece psikoterapi alanını değil psikolojiden teoloji, etnografi, edebiyat ve güzel sanatlara kadar pek çok bilim dalını da etkilemiştir. Jung’un kuramındaki en önemli başarısı; bilinçdışı ile bireysel bilinçdışı ve kolektif bilinçdışının keşfidir. Bu keşifle sadece çeşitli bilim dalları edebî metinlerde geçen kolektif imgeler ve onların kolektif simgelerinin neler olduğunu değil insanlar da ruhun ihtiyacının ne olduğunu öğrenmiştir. Jung’un kuramının birincil maddesi ontolojik açıdan insanın kendisinden daha güçlü bir varlığa bağlanma ihtiyacıyla doğmasıdır. İnsan bu temel ihtiyacını göz ardı ederek yaşamını sürdürdüğünde enerjisini yapısına ters yönde isteklere harcayarak giderir. Nitekim insan doğası gereği hayatın çeşitli yönlerine ilgi duyan, onları gerçekleştirmede istekli olan varlıktır. Bu istekler bazen toplumun refahını engelleyici dolayısıyla dinî emirlere aykırı olabilir. Böylece gerek toplumun kurallarına gerek dinin buyruklarına ters düşülür. Bu durumda dinen istenilen insan olunamadığı gibi psikolojik açıdan da bireyselleşme gerçekleştirilememiş olur. Bireyselliğini gerçekleştirememiş insanlar Jung’un kuramında isimlendirdiği gibi gölgelerinin farkına varamamış kişilerdir. Analitik psikolojide insanlık adına çok önemli olan gölgelerin farkına varılması oldukça zordur. Klinik gözlemlerinden hareketle kuramını oluşturan Jung’a göre hayatı boyunca gölgelerinin farkına varamayan insanlar olduğu gibi hayatlarının bazı evrelerinde yaşadıkları tecrübe neticesinde kendilerini bitkin, yorgun hatta hasta hisseden insanların olması da mümkündür. Jung kuramında gölgelerinin farkına varamayan insanların; bireyselleşmelerinin gerçekleşmediğini belirtir. Ona göre insanlığın en büyük yıkımı bireyselleşmenin gerçekleşmediği toplumlardan kaynaklanacaktır. Makale; analitik psikolojide gölge arketipinin tasavvufî görüşte arzu, istek, hayatın ilkeleri manalarına da gelen nefs teriminin benzeşik oluşu üzerine kaleme alınmıştır. Bu sebeple makalede on bir tane mutasavvıf şairin dîvânında zikredilen nefs kelimesi kuram doğrultusunda titizlikle incelenmiştir. Makale Jung’un kuramı ışığında bir arketip olan gölge ibaresinin mutasavvıf şairlerin dîvânlarında incelenen nefs ibaresine karşılık geldiği elli bir manzumenin açıklanmasından oluşmaktadır. Elde edilen veriler neticesinde makale gölgenin tanımı, bilinçlenmeye başlama, gölgeleri tanıma, bireyselleşme ve gölge çeşitleri olmak üzere beş bölümdür. Makalede yer alan gölge çeşitleri; acelecilik, hırs, kibir ve kin alt bölümlerini ihtiva etmektedir. Bu alt bölümlerde insanın olumsuz özelliklerini anlatan gölge çeşitlerini bildiren manzumelerin aynı zamanda insanın bu kötü hasletleriyle nasıl mücadele edeceğine dair öğütleri, çözüm önerilerini içerdiği tespit edilmiştir. Mutasavvıf şairler tarafından okuyucusuna verilen bu öğütler Jung’un da kuramında özellikle üzerinde durduğu hasletlerdir. Çalışmayla gerek klasik Türk edebiyatı gerek Türk İslâm edebiyatı alanına metinlerde zikredilen kelimelerin sembolik anlamlarının kazandırılması, farklı bir derinlik getirilmesinin yanında teoloji bilim dallarına da katkı sağlaması ümit edilmektedir.
Klasik Türk edebiyatı Analitik psikoloji Jung Mutasavvıf şairler Gölge Nefs İmgeler Semboller.
Analytical psychology is a theory proposed by Carl Gustav Jung, a famous Swiss psychotherapist, in the 20th century and now influences not only psychotherapy but also many branches of science, from psychology to theology, ethnography, literature, and fine arts. Jung’s major success in this theory may be his discovery of unconscious, personal unconscious, and collective unconscious. This discovery has uncovered not only the collective images and their collective symbols in literary texts but also what the soul’s needs are. The primary assumption of Jung’s theory is that one is born with the need to attach to an ontologically stronger entity. Thus, continuing life by ignoring this basic need refers to spending energy on non-innate desires. Indeed, human beings are innately interested in various aspects of life. These desires may sometimes hinder social welfare and thus contradict religious orders. In this case, one is not accepted as religious and cannot achieve individuation psychologically. As Jung calls it in his theory, people failing to realize themselves are considered those failing to recognize their shadows. Yet, it is presumed in analytical psychology that it is rather challenging to realize shadows. According to Jung, some people cannot realize their shadows throughout their lives, and some may feel exhausted, tired, or even sick due to their experiences at some stages of their lives. In Jungian theory, people failing to realize their shadows cannot achieve their individuation. He even proposes that the greatest destruction of humanity will result from societies deprived of individuation. Ultimately, this article is interested in the similarity of the “shadow” archetype to the term nafs, which refers to desire, aspiration, and principles of life in the Sufi view, and meticulous examination of the term in the Divans of eleven Sufi poets in line with the theory. Therefore, it consists of the explanations of fifty-one poems in these Divans where the term shadow corresponds to the term nafs. The data obtained from the mentioned works are interpreted in five sections: definition of shadow, becoming conscious, recognizing shadows, individuation, and shadow types; hastiness, ambition, arrogance, and hatred. Interestingly, the poems describing the types of shadows also offer advice and solution suggestions on how to combat these shadows - detrimental human qualities. It should also be noted that Sufi poets’ advice to readers is among the recommendations that Jung particularly emphasizes in his theory. We believe that this paper will contribute to classical Turkish literature, Turkish-Islamic literature, and theology by uncovering the symbolic meanings of the terms and phrases aired in the examined texts.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hadis, Tasavvuf, İslam Araştırmaları (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 15 Temmuz 2024 |
Kabul Tarihi | 15 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 28 Sayı: 2 |
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.