Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının Türkiye‟ye çekilmesi, birkaç özel dönem dışında her zaman önemli olmuş, kuruluşundan günümüze kadar gelen 59 Hükümetin büyük çoğunluğunun programında özel olarak yer almıştır. Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu döneminden itibaren anlatıla gelen yabancı sermayeye ilişkin pek hoş anılara sahip değildir ve genelde sadece sanayi alanında yatırım yapması makul karşılanan bir anlayış hakimdir. Her ne kadar Hükümet programlarına girse de, başta bakış açısı olmak üzere, bürokratik engellerin veya yatırım ortamının
iyileştirilmesinin vs. gibi cezbedici koşulların oluşturulmasına gidilmemiştir. Aslında tüm dünyada Doğu Blok‟unun yıkıldığı 1989 yılına kadar yabancı sermaye yatırımlarına karşı gelişmekte olan ülkelerde bir önyargının olduğu gözlenmektedir. Kalkınmanın finansmanında var olan yapısal darboğazların aşılması, sermaye yetersizliğinin giderilmesi, istihdam oluşturulması ve ulusal ekonomilerin dünya ekonomisi ile bütünleştirilmesi için gerekli olan doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının, ülke egemenliklerini tehlikeye sokacağı inancı hakim anlayış olmuştur. Yabancı yatırımların döviz çıkıĢına yol açacağı, yeterli önlem alınmadığında sömürgeciliğin bir aracı olacağı düşünülmüştür. Bu dönemde sanayileşmiş ülkeler ise doğrudan yabancı sermaye yatırımları çekebilmek için tanıtım ve teşvikler yolu ile birbirleriyle yarışmışlardır. Neticede gelişmekte olan ülkelerin çok büyük bir kısmı bu önemli dış finansman kaynağından yararlanamamıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2006 |
Gönderilme Tarihi | 11 Ağustos 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2006 Cilt: 10 Sayı: 2 |