The high production and economic growth trend that started with the industrial revolution brought along many economic, social and environmental problems. Ecological destruction has sharpened and social imbalances have become undeniable with the rapid population growth. In addition to all these problems, the increasing frequency of economic crises has shaken the trust in the ongoing economic system. Especially after the 1960s, as a result of the increase in environmental problems, the intensification of social inequalities and economic crises, the concepts of sustainable development and green economy gained visibility as an alternative to the existing economic system. Within the framework of the sustainable development approach, the concept of development has been examined with its ecological and social aspects and has been built on the idea of leaving a livable world to future generations. On the other hand, the concept of green economy has gained popularity as a method that can be applied to ensure a sustainable world order. UNEP has considered the concept of green economy as a method that improves human well-being and social equality by reducing environmental risks and ecological scarcity. Although the concept of sustainable development has been on the agenda for decades, world economies have not taken the necessary steps to create a sustainable system. The role of the state has a critical importance in ensuring the transition to a green economic order at this point. In other words, a fiscal policy approach shaped by public expenditures, taxes and green incentives have great importance.
Sustainable Development Green Economy Fiscal Policy Green Incentives Environmental Taxes
Sanayi devrimi ile süregelen yüksek üretim ve iktisadi büyüme trendi ekonomik, sosyal ve çevresel birçok sorunu beraberinde getirmiştir. Hızlı nüfus artışı ile birlikte, ekolojik tahribat keskinleşmiş ve sosyal dengesizlikler göz ardı edilemez hale gelmiştir. Tüm bu sorunların yanında, iktisadi krizlerin de sıklık kazanması, süregelen ekonomik düzene olan güveni sarsmıştır. Özellikle 1960’lı yılların sonrasında, çevresel sorunların artması, sosyal eşitsizliklerin ve iktisadi krizlerin yoğunlaşması ile birlikte var olan ekonomik düzene alternatif olarak, sürdürülebilir kalkınma ve yeşil ekonomi kavramları görünürlük kazanmıştır. Sürdürülebilir kalkınma yaklaşımı çerçevesinde; kalkınma kavramı, ekolojik ve sosyal yönleriyle ele alınmıştır ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakma düşüncesi üzerinden kurgulanmıştır. Yeşil ekonomi kavramı ise sürdürülebilir dünya düzenini sağlamak için uygulanabilecek bir yöntem olarak popülerlik kazanmıştır. UNEP (United Nations Environment Program) yeşil ekonomi kavramını çevresel riskleri ve ekolojik kıtlıkları azaltarak insan refahını ve sosyal eşitliği iyileştiren bir yöntem olarak ele almıştır. On yıllardır sürdürülebilir kalkınma kavramı gündemde olmasına rağmen, dünya ekonomileri sürdürülebilir bir düzen yaratmak için gerekli adımları atmamışlardır. Bu çerçevede, yalnızca piyasa ekonomisinin üzerinden şekillenen bir çevre yaklaşımı yeterli gelmemektedir. Devletin bu noktada oynayacağı rol yeşil ekonomik düzene geçişin sağlanması için kritik bir öneme sahiptir. Yani burada kamu harcamaları, vergiler ve yeşil teşviklerle şekillenen bir maliye politikası yaklaşımı büyük önem arz etmektedir.
Sürdürülebilir Kalkınma Yeşil Ekonomi Maliye Politikası Çevre Vergileri Yeşil Teşvikler
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Ekim 2022 |
Gönderilme Tarihi | 31 Mayıs 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |