Reklamlar bir ürünün veya markanın hedef kitlelerine tanıtılması ve çeşitli
pazarlama çalışmalarının iletilmesi için günümüzde çok farklı yöntemlerle
kullanılan, zaman ve yer satın alınması ve ücretinin ödenmesi suretiyle işleyen
bir iletişim yöntemidir. Basılı, görsel, işitsel ve dijital medya kanallarında
farklı pek çok yöntemle, mesajlarını hedef kitlelerine iletmeye çalışan
markalar ve ürünler, binlerce mesaj arasından sıyrılıp, istedikleri etkiyi
yaratabilmek için birçok uygulamayı kullanmak durumundadırlar. Reklam
filmlerinde ünlü ve topluma liderlik edebilecek kişilerin, sanatçıların,
tanınmış kişilerin, sevilen kişilerin kullanılması bilinen ve sıkça uygulanan
bir yöntemdir. Böylece marka veya ürünü tüketicisine sevdirmek ve “sevdiğiniz
kişi de bu ürünü kullanmaktadır, siz de kullanın” yönlendirmesi yapılmaktadır.
Çoğunlukla bu kişiler gerçekte de toplumsal hayat içerisinde rastladığımız,
gerçek ve bilinen kişiliklerdir. Reklam filmlerinde sevilen dizi veya film
karakterlerinin kullanılması ise son on yılda karşımıza daha sık çıkan bir
yöntemdir. Film karakterlerinin reklamlarda gerçek kişi imiş gibi
kullanılmasının alt yapısında psikolojik ve sosyolojik olarak etkiler vardır.
Bu çalışmada psikanalist Sigmund Freud’un id, ego ve süperego kavramları ile “taklit”
olarak ele alınan “mimesis” kavramı çerçevesinde reklam filmlerinde dizi
karakterlerinin kullanılmasının hedef kitlelerdeki olası etkileri irdelenmeye
çalışılmaktadır. Bu bağlamda, üç dizi karakterinin oynadığı reklamlar Seiler’in
adımlarıyla film çözümlenmesi yöntemi kullanılarak çözümleme yapılmaktadır.
Sonuçta, reklam filmlerinin sanal gerçek gibi gösterilen dizi karakterleri
kullanılarak ürün ve markaların yaratmak istedikleri algının hedef kitlelere
iletilmesindeki amaç, Freudyen bir bakış açısıyla ortaya konulmaya
çalışılmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Ekim 2020 |
Gönderilme Tarihi | 18 Haziran 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |