tartışmaları başladığı andan itibaren, akla birçok soru geliyor. Bu sorular
içerisinde belki de en önemlilerinden bir tanesi “Köken nedir?” sorusudur. Diğer
bir deyişle, bahsedilen konunun geçmişe dayanarak meşruluğunu sağlayan köken,
deyim yerindeyse, tıpkı Büyük Patlama gibi bir başlangıç noktası olarak mı kabul
edilmeli? Peki, bu sorunun cevaplandığı an akla gelen ikinci bir soru “Kökenin
kökeni nedir?” sorusu kendisine geçmiş üzerinden meşruiyet sağlayanlara yönelik
ne söylüyor? ‘Kökenin kökeni nedir?’ sorusu, soruyu sorar sormaz son derece güçlü
bir şekilde geçmişe dayanarak inşa edilmeye çalışılan “sağlam yapı”yı alaşağı edip,
yapıyı söken bir soru olarak inşa edilen gerçekliklerin ne derece kaygan zeminler
üzerinde durduğunu gözler önüne sermiyor mu? Tam da bu sebepten dolayıdır ki,
kendisini köken üzerinden meşrulaştırmaya çalışan her düşünce, kendi kendisinin
meşruiyetinin meşru ol(a)mayacağını, kökenin ‘dipsiz bir kuyu’dan farksız olduğunu
ve en dibe inildiği sanılan anın aslında kuyunun dibinin hiç olmaması, hatta ve
hatta kuyunun kuyu ol(a)maması gibi bir durum ile karşı karşıya kalınmasından
ötürü sonsuz bir geriye gidişle noktalanamayacağını göstermesi bakımından
önemlidir. Başka bir deyişle, bulunan her kökenin bir başlangıç anı var olduğundan,
o başlangıcın başka köklerden var olduğu düşünüldüğünde, köken üzerinden
meşruiyet sağlamanın ne kadar sorunlu bir düşünce olduğu ortaya çıkabilmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Arkeoloji |
Bölüm | Kitap Tanıtımı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Eylül 2020 |
Gönderilme Tarihi | 17 Temmuz 2020 |
Kabul Tarihi | 16 Ağustos 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 21 Sayı: 45 |
Kıbrıs Araştırmaları Dergisi
Kıbrıs Araştırmaları Merkezi
Doğu Akdeniz Üniversitesi
Gazimağusa, Kuzey Kıbrıs, Mersin 10, Turkey