Hicri ikinci asırda fıkıh mezheplerinin ortaya çıkması ve dördüncü asırdan sonra günümüzdekine yakın bir şekilde 4 mezhep olarak teşekkül etmesinden sonra, mezhepler ve taklit konuları tartışılmaya başlanmış ve bu konuda değişik görüşler ortaya çıkmıştır. Bir kısmı taklidin caiz olmadığını savunurken diğer bir kısmı taklit yapılabileceğini iddia etmiştir. Bu makalede mezhep ve müctehidlerin görüşlerinin taklid edilmesinin hükmü üzerinde durulmaktadır. Öncellikle ictihad farklılıklarının ve mezheplerin ortaya çıkış nedenleri üzerinde durulmuş, daha sonra taklidin caiz olup olmadığı, caiz olduğu takdirde kimlerin hangi şartlarda taklid yapabileceği ve taklidin sınırları incelenmiştir.
After the emergence of fiqh sects in the second century of AH and the formation of four sects which are close to the present since the fourth century, sects and taqleed issues have begun to be discussed and some different opinions emerged in this regard. Some claim it is not permissible, while others claim it can be taqleed This article focuses on the taqleed of the views of sects and mujtahids. Firstly, the differences in ijtihad and the reasons for the emergence of sects are emphasized then, whether taqleed is permissible, where, under what circumstances, taqleed can be imposed, and taqleed’s boundaries have been examined
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 1999 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1999 Cilt: 1 Sayı: 4 |