Ondokuzuncu asırda Tanzîmât’ın ilânı ile birlikte açılan batılı tarzdaki tıbbiyye, askeriyye, mülkiyye gibi mekteplerde klâsik edebiyat bilgi ve teorilerini öğretmek amacıyla Arapça belâgat kitaplarının tertîbi üzerine kimisi yine örnekleri Arapça kimisi de örnekleri de Türkçe olan Türkçe belâgat kitapları hazırlanmış, yirminci asrın başlarına kadar yaklaşık elli yıllık bir süreçte bu dâirede çeşitli hacimlerde pek çok eser verilmiştir. Yine bu dönemde vezin meselesi üzerine yazılan Türkçe kitapları “Türk Arûzu” kavramını ilim âleminde kullanıma açmıştır. Klâsik edebiyat bilgisi kitaplarının Türkçe yazıldığı bu dönemi “millî belâgat devri” olarak adlandırmak mümkündür. Arûzun Arap ve Fars nazmındaki seyri sonrasında ve beraberinde Türkçe nazımda kullanılmaya başlaması ile Türkçe’nin imlâsında Arap harflerinin kullanılmaya başlaması eş zamanlılık arz etmektedir. Bu durum şâirleri vezin ve imlâya dâir muhtemel problemleri birlikte bertaraf etmeye yöneltmiş, bu da “arûz imlâsı” şeklinde isimlendirilebilecek nazımda imlâ tasarrufunu ortaya çıkarmıştır. Bu çalışma çerçevesinde, millî belâgat devrinde eserleriyle belâgat, vezin ve imlâ meseleleri ile ilgili fikirlerini ortaya koyan edebiyatçıların arûz imlâsı üzerine dikkatleri, özellikle de Diyarbakırlı Sa‘îd Paşa’nın “Mîzânü’l-Edeb” ve Reşîd’in “Nazariyyât-ı Edebiyye” adlı belâgat eserlerindeki dikkatleri ele alınacaktır
Medical schools, army schools and civil service schools were opened in western manners in Political Reform Period in Ottoman States in the nineteenth century in order to teach classical literature and it’s theories with the Turkish books that were prepared. Eloquence and distribution of these books which had Turkish or Arabic examples were prepared and until twentieth century, approximately for fifty years, various volumes of pieces within this context were made in this period. The Turkish books about rhythm that were written again in this period brought “Turkish Prosody” term for the usage of science world. It is possible to name this period “National Eloquence Period” where classical literature information books were written in Turkish. The usage of Turkish in verses following and afterwards Arabic and Persian course in verses by means of prosody and the usage of Arabic letters in Turkish spelling is concurrent. This condition led the poets to parry problems of rhythm and spelling, and this led to the discovery of a verse spelling method which can be named as “Prosody Spelling”. Within the frame of this study, people in literature who put their thoughts on works in National Eloquence Period, Eloquence, Prosody and Spelling will be studied and especially Sa’îd Pasha’s “Mîzânü’l-Edeb” from Diyarbakır and Reşîd’s “Nazariyyât-ı Edebiyye” pieces will be taken to consideration
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Sayı: 15 |
Dicle University
Journal of Social Sciences Institute (DUSBED)