In Hanafi methodology, the specialization of the cause sometimes reflects
theological identity. Although Karkhi, al-Jassas and al-Dabusi permitted the
specialization of the cause, the prevailing approach to the specialization of
the cause in Hanafi methodology in the period starting with Sarakhsi was to
reject it. The leading scholar of this approach, Sarakhsi considered the
permission for “the specialization of the cause” to be “inclination towards
Mu’tazilism”. According to him, those who approve the specialization of the
cause also accept other principles of Mu’tazilism, especially the principle
about “isabat in ijtihad (infallibility in ijtihad)”. Al-Bazdawi, who lived in
the time of Sarakhsi, and al-Nasafi, who lived two centuries later after them,
made a connection between “isabat in ijtihad” and “specialization of the
cause”. This approach was adopted only by al-Sarakhsi, al-Bazdawi and al-Nasafi
in Hanafi methodology, but in the modern era, it found many followers.
Consequently, it is evaluated that Karkhi and al-Jassas approving the
specialization of the cause was because the Iraqi Hanafism was strongly influenced
by Mu’tazilism. The focus of the research is to question this evaluation. The
debate about the specialization of the cause in Hanafi methodology, and its
relation with the issue of “isabat in ijtihad”, and the historical background
of the approach suggesting that allowing for the specialization of the cause is
the inclination towards Mu’tazilism are scrutinized in this research.
Hanefî usûlünde illetin tahsisi tartışması zaman zaman
kelâmî bir hüviyet kazanmıştır. Kerhî, Cessâs ve Debûsî, illetin
tahsisine cevaz verseler de Serahsî ile başlayan süreçte Hanefî usûlüne hâkim
olan yaklaşım, illetin tahsisini reddetmek yönünde olmuştur. Bu yaklaşımın
öncüsü durumunda olan Serahsî, illetin tahsisine cevaz vermeyi “Mu’tezile’ye
meyil” olarak değerlendirmiştir. Ona göre illetin tahsisine cevaz verenler,
Mu’tezile’nin temel öğretilerini - özellikle ictihadda isabet meselesindeki
görüşünü- kabul etmek durumundadırlar. Serahsî ile aynı dönemde Ebü’l-Usr Pezdevî
ve bu âlimlerden iki asır sonra yaşamış bulunan Ebü’l-Berekât Nesefî de
ictihadda isabet meselesi ile illetin tahsisi arasında bir bağ kurmuştur.
İlletin tahsisine cevaz verenlere yönelik olarak Hanefî usûlünde Serahsî,
Ebü’l-Usr Pezdevî ve Ebü’l-Berekât Nesefî ile sınırlı kalan bu yaklaşım, modern
dönemde pek çok takipçi bulmuştur. Buna bağlı olarak Kerhî ve Cessâs gibi Irak
Hanefîlerinin illetin tahsisine cevaz vermeleri Mu’tezilî etkiye mâruz kalmış
olmalarının bir neticesi olarak değerlendirilmiştir. Araştırmanın odağını, bu
değerlendirmenin sorgulanması oluşturmaktadır. Hanefî usûl eserlerinde illetin
tahsisi tartışması, bunun ictihadda isabet meselesi ile ilişkisi ve illetin
tahsisine cevaz vermeyi “Mu’tezile’ye meyil” olarak değerlendiren yaklaşımın
tarihî arka planı araştırma çerçevesinde incelenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 2 Ekim 2017 |
Gönderilme Tarihi | 1 Ağustos 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 53 Sayı: 3 |