Modern Türk edebiyatının İslamcı şairlerinden biri de şüphesiz Cahit Zarifoğlu’dur. Şiirlerinde İslami geleneğe ait imgeleri sıklıkla kullanan şairin tem olarak işlediği konuların seçiminde de İslami ögelerin ağırlığı hissedilir. Şairin inanç dünyasını sanatına yansıtması bakımından belirgin bir örnek olan Zarifoğlu, şiirlerinde toplumsal meselelere de değinmiş olmakla birlikte ağırlıklı olarak iç dünyasına yönelmiştir. Bu yönelişte, inanan bir insan olarak çeşitli duyguları dile getirmiştir. Bunu yaparken de imgelerle örülmüş, anlamı derinlere indiren bir şiir anlayışı benimsemiştir. Şair kimi zaman teskin olmuş bir ruhun yakarışını dile getirirken kimi zaman da bir pişmanlığın ıstırabında yoğrulmaktadır. Sultan şiiri bu yakarışın ve ıstırabın bir örneğidir. Şiir geçip giden hayatın kısa bir mukayesesidir ve inanan bir insan olarak boşa harcanmış bir zamanın pişmanlık dilekçesidir. Muhteva olarak kulun rabbi ile samimi bir mukabelesi olan şiir söyleyiş açısından okunduğunda akıllara ilk olarak münacat ve şathiye türlerini getirmektedir. Münacat, Divan şairlerince sıklıkla kullanılan bir türdür. Şathiye ise genellikle tekke edebiyatı geleneğine bağlı halk şairleri içerisinde görülen bir şiir türüdür. Bu iki türün de modern bir şairin söylemi ile iç içe kullanılması dikkate değerdir. Özellikle de Müslüman şair kimliğini hemen her mecrada ve kaleme aldığı her tarz eserinde açıkça vurgulayan Zarifoğlu gibi bir kalemin bu iki tarza uygun düşecek söylemde bir şiir yazması da konuyu ele alışımızdaki en önemli etkendir. Teslim ve tevekkülün, havf ve recanın “Korku ve Yakarış” olarak tezahür ettiği şairin Sultan’daki kullandığı dil, şiiri hem bir münacat hem de bir şathiye olarak okumaya imkân tanımaktadır. Çalışmamızda şiirin modern bir söyleyiş içinde münacat ve şathiye geleneği bağlamında incelenerek tahliline çalışılmıştır.
One of the first names that comes to mind when it comes to the Islamist poets of modern Turkish literature is undoubtedly Cahit Zarifoğlu. Zarifoğlu, who is a good example in terms of reflecting the poet’s
world of belief in his art, also touched on social issues in his poems, but mainly focused on his inner
world. In the construction of this internal comparison as a discourse, the poet sometimes expresses the
munacat of a calmed soul, and sometimes is kneaded in the agony of regret. Sultan poetry is an example
of this munacat and sathiye. The poem is a brief comparison of life that has passed, and a petition of
regret for a time wasted as a believer. When the poem, which is a sincere response of the servant with
his Lord, is read in terms of expression, it first brings to mind the types of argumentation and sathiye. It
is noteworthy that these two genres are used together with the discourse of a modern poet. The fact that
a pen like Zarifoğlu wrote a poem in a discourse that would fit these two styles is the most important
factor in our handling of the subject.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Ekim 2022 |
Kabul Tarihi | 13 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 26 |
Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi Creative Commons Atıf-GayrıTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC-ND 4.0) ile lisanslanmıştır.