Dînî
hükümler yaşanmak için vahyedilmiştir ve bu sebeple inananlar için
bağlayıcıdır. Toplumsal değişim de inkâr edilemez bir realitedir. Kur’ân ve
Sünnet nasslarının sınırlı, hadiselerin sınırsız olması ise, Kur’ân ve Sünnet
nasslarında lafzî olarak her konunun hükmünün bulunmadığı anlamına gelir. Bu
hakikat, Kur'ân ve Sünnet naslarıyla birlikte ittifakla kabul edilen icmâ ve
kıyas gibi kaynaklara müracaat etmeyi de gerekli kılar. İslâm Hukukçularının
hemen tamamı bu hususta ortak görüş bildirmesine rağmen, Zâhirî âlim İbn Hazm
kıyasa şiddetle karşı çıkar ve müminlerin ihtiyaç duydukları ve duyacakları her
hükmün nasslarda zikredildiğini iddia eder. Ona göre, nasslar her şeyin hükmünü
açıklamıştır, çünkü din tamamlanmıştır. Kur’ân ve Sünnet nassları lafzen açık
ve anlaşılır bir mahiyet arz ederler. Nassların beyan ettiği anlamın
dolayısıyla hükmün belirlenememesi, lafzın kendisinden değil, muhatabın
eksikliğinden kaynaklanır. Bu nedenle, nassların lafızlarına kesinlikle bağlı
kalmak gerekir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Aralık 2018 |
Gönderilme Tarihi | 25 Aralık 2018 |
Kabul Tarihi | 28 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 1 Sayı: 2 |
Dergi İletişim: dinbil@alparslan.edu.tr
Din ve Bilim-Muş Alparslan Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.