İlk insanlardan bu yana süregelen “yaratma eylemi” sonucunda ortaya çıkan sanat eserlerinin, nesnel dünyanın hem içinde hem de dışında olduğu söylenebilir. Sanatçı, doğa’nın değiştirilmesi ve insani çevrenin oluşturulması için yaratıcı çabalarını sürdürürken, kendisinin de doğa’nın özgün bir parçası olduğunu kavrar. Kendisini kavraması, başkalarının da biricik olduğunu kavramasına neden olur; dolayısıyla, kendisini ve çevresini dile getirirken başkalarını da anlatmış, yorumlamış olur; böylelikle toplumsallaşır. Bu süreç, “çalışan insan”dan “yaratan insan”a geçişi sağlamıştır. Aydınlanma Devrimi ile doruğa ulaşan yaratıcılık, 1980’den sonra tüm dünyaya dayatılan Küreselleşme ile engellenmeye başlamıştır. Bireyi, yaratıcılığı ve bireyin toplumsallaşmasını yok etmek için, politik yaklaşımlara koşut olarak pazarlanan “postmodernizm”, hem yaşama hem de yaratma alanlarında insanın özgürleşmesini, topluma öncülük etmesini, gerçek sanat yapıtları ortaya koymasını önlemek ve popülerliği egemen kılmak için yaratıcılığın önünü kesmiştir. Bu olumsuz gidişten en çok etkilenen yaratma alanlarından biri de edebiyat olmuştur. Özellikle “yaratıcı yazarlık kursları” adı altında, yazınsal “yaratıcılık eylemi” yozlaştırılmış, basit, sıradan, ilkel “yazma eylemi” düzeysizliğine indirgenmiştir. Bu süreç, emperyalizm tarafından bilinçle ve belli bir program içinde işletilirken, yaşamımız gibi edebiyatın içeriği de boşaltılmış, dil bozulmuş, düzeysiz ilişkiler, pornografi düzeyine çekilen cinsellik, yatak odası ilişkileri edebiyatın temel malzemesi olmuştur. Bu tersine gelişmeden, edebiyatımızın içinde en çok roman ve öykü yara almıştır. Özellikle öykü, sıradanlaştırılmıştır. 195060’larda doruğa tırmanan ve gelişmesini 1980’e kadar sürdürerek klasiklerimiz arasında yerini alan Türk Öyküsü, şimdilerde dibe vurmuş bulunmaktadır ama, kendi diriliş gerekçelerini de içinde barındırmaktadır. Yaşam düzeyimiz ve onu belirleyen ilişkilerimiz gibi, edebiyatımız ve onun içinde öykümüz de yakında yeniden ayağa kalkacaktır.
Yaratmak Aydınlanmak Özgürleşmek Küreselleşme Popülerleşme Yozlaşma Tükeniş Diriliş
The artistic productions that have arised since the time of the first human beings due to the continual “act of creation”, could be said to be both in and out of the practical world. While the artist keeps his creative effort for the change of the nature and formation of a humanitarian environment, he comprehends that he is also one of the original parts of the nature too. His comprehension of himself leads him to comprehend that others are unique too; therefore, while telling about himself and his own environment, he also tells and interprets others; so that he is socialized. This process has provided the transition from “working human” to “creating human”. Creativity that has reached its peak by the Revolution of Enlightenment, has started to be obstructed by Globalization which is being imposed to all of the world since 1980 . “Postmodernism” that has been marketed parallel to the political approaches for annihilating the individual, creativity and socialization of the individual, has blocked creativity in order to obstruct the human from becoming free, leading the society, producing real works of art and in order to maintain the domination of popularity. Literature has been one of the most affected fields of creation by this unfavorable process. Particularly literary “act of creativity” has been degenerated in the name of “creative authorship courses” and has been reduced to the worthless level of simple, ordinary, primitive “act of writing”. While this process is maintained consciously in a certain programme by imperialism, just as our lives, the content of literature has been emptied, the language has been degenerated, and worthless relationships, sexuality in the level of phornography, and bedroom relationships has been the basic material of literature. In our literature, mostly novel and story was wounded by this reverse evolution. Especially it is the story that has turned into something ordinary, simple, and coarse. Turkish story that had ascended to its peak in 1950-60’s and has taken its place in our classics by continuing its development until 1980, presently has bottomed out, but it also contains its own resurrection reasons in itself. Like our life standards and the relationships that settle these standards, our literature and our story -in it- will soon arise again.
Create To Be Enlightened To Become Free Globalization Popularize Degeneration Dying Out Resurrection
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2006 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2006 Cilt: 46 Sayı: 2 |
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi - dtcfdergisi@ankara.edu.tr
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.