Earthquakes and floods in our country result in loss of life and property. After such disasters, assembly areas are the first destination for meeting the basic needs of disaster victims, such as shelter and hygiene. Open green areas and parks are used as assembly areas during and after disasters. Planning for assembly areas that meet the needs of the affected population should based on both the population and building density. In the event of building collapse due to earthquakes, transportation networks may be damaged and designated assembly areas may become unusable. Therefore, determining assembly areas, its is important to consider factors such as easy accessibility, capacity, and infrastructure. Current study presents the findings, results and suggestions of research that primarily focuses on assembly areas. Studies have discussed the sufficiency of green areas and parks in cities as post-disaster assembly areas, while also highlighting the decrease in open spaces due to concreting. The results of these studies have shown that assembly areas are insufficient compared to the population and are not available in every neighborhood in some cities. It has been determined that the inadequacies of assembly areas are similar across the country. Previous studies recommend that determined and eliminating deficiencies in assembly areas and to create new areas by determined the areas are insufficient compared to the population. The first thing that comes to mind after a disaster is to gather in open areas or parks to feel safe. However, these areas, which serve as support systems for cities and urban residents, are often inadequate and do not promote disaster preparedness.
Ülkemizde meydana gelen deprem ve sellerde hem can hem de mal kaybı gerçekleşmektedir. Bu afetler ardından afetzedelerin barınma, hijyen gibi hayati ihtiyaçlarının karşılanmasında ilk durak toplanma alanlarıdır. Afetler sırasında veya sonrasında açık ve yeşil alanlar ile parklar toplanma alanı olarak kullanılmaktadır. İhtiyaçları karşılaması beklenen toplanma alanlarının planlanması nüfusun ve yapılı alanların yoğunluğuna dayalı olarak yapılmalıdır. Depremlerden sonra binaların yıkılmasıyla hem toplanma alanı olarak belirlenmiş olan alanlar kullanılamaz hale gelmekte hem de ulaşım ağları zarar görebilmektedir. Bu nedenle toplanma alanlarının belirlenmesinde kolay erişilebilirliği, kapasitesi, altyapısı göz önünde bulundurulmalıdır. Mevcut çalışma, temelde toplanma alanlarını konu edinmiş olan araştırmaların bulguları, sonuçları ve önerilerini ele almaktadır. Yapılan araştırmalar, kentlerdeki yeşil alanlar ve parkların afet sonrası toplanma alanı olarak yeterli olup olmadıklarını tartışırken bir yandan da betonlaşma yüzünden açık alanların azalmasına vurgu yapmaktadır. Araştırmaların sonuçları, toplanma alanlarının nüfusa oranla yetersizliğinin yanı sıra kimi kentlerin her mahallesinde mevcut olmadıklarını göstermektedir. Toplanma alanlarının yetersizlikleri ülke genelinde benzerdir. Araştırmaların ortak önerileri, toplanma alanlarının eksiklerin belirlenerek giderilmesi ve nüfusa oranla yetersiz olan alanların tespit edilerek yeni alanların oluşturulmasıdır. Afet ardından akla gelen ilk şey, güvenli hissetmek için açık alanlarda, parklarda bir araya gelmektir. Kentler ve kent sakinleri için destek sistemi olarak hizmet eden bu alanların yetersizlik durumu afete hazır olmamayla eşdeğerdir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Antropoloji (Diğer) |
Bölüm | İnceleme makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 18 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | |
Gönderilme Tarihi | 24 Nisan 2024 |
Kabul Tarihi | 1 Temmuz 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 64 Sayı: 2 |
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi - dtcfdergisi@ankara.edu.tr
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.