The earth continues
to make tracks for a new social order. It is possible to describe this new
order as “intercultural life”. Likewise, until the late history, it seems that
the intercultural confrontations which are only related to the approval of the
political power and sometimes emerged with only diplomatic or ideological
considerations have already become legal through “new communication
technologies” and then spread to the base as intercultural transitions and
intimacies. In fact, this new social process that can also be defined as the“
meeting of cultures” may sometimes occur virtually by means of the electronic
channels and sometimes in the form of natural and actual meetings (thanks to
the human circulations with disappearance of the borders).
It can be supposed
that this metamorphism (metamorphosis) corresponding to a humanist perspective
may also really intervene in having some social troubles. However, the
unexpected confrontations in the unknown cultural environments (with the
contribution of sensations and experiences whose objectivity is questionable)
can lead to concerns (anxieties) or prejudices in the mind of the individuals.
The countries, Germany and Turkey, form the population built on this basic
hypothesis. In this sense, it has been tried to be tested by sampling the
‘intercultural communication project’ carried out under the name of ‘Cities in
Transition’ hosted by Madgeburg University and Fırat University in 2012, and
based on the method of the aforesaid “anxieties” and “in-depth interview” and
with the emphatic point of view. In this study confined to the communications
students, it has been reached to the results attributing importance
strategically.
Yerküre,
yeni bir sosyal düzene doğru hızla yol almaya devam etmektedir. Bu yeni düzeni
“kültürlerarası yaşam” şeklinde ifade
etmek mümkündür. Zira yakın tarihe kadar sadece siyasal erkin iznine tabii olan
ve bazen de sadece diplomatik veya ideolojik mülahazalarla gerçekleşen
kültürlerarasındaki karşılaşmalar, “yeni
iletişim teknolojileri” marifetiyle artık meşrulaşarak, kültürlerarası
geçişler ve yakınlaşmalar şeklinde tabana yayılmış gibi görünmektedir. Aslında
“kültürlerin buluşması” şeklinde de
ifade edilebilecek olan bu yeni sosyal süreç bazen elektronik mecralar yolu ile
sanal olarak, (sınırların ortadan kalkmasıyla yaşanan insan sirkülâsyonları
sayesinde) bazen de tabii ve fiili karşılaşmalar şeklinde
gerçekleşebilmektedir.
Hümanist
bir perspektife tekabül eden bu metamorfizmin (başkalaşım) aslında bazı sosyal
sorunların yaşanmasına da aracılık edebileceği varsayılabilir. Zira bilinmedik
kültürel ortamlardaki ani karşılaşmalar (nesnelliği şüpheli olan duyum ve
deneyimlerin de katkısıyla) bireylerde kaygıların veya önyargıların oluşmasına
neden olabilmektedir. Bu temel hipotez üzerine inşa edilen araştırmanın
evrenini Almanya ve Türkiye oluşturmaktadır. Bu bağlamda Magdeburg Üniversitesi
ile Fırat Üniversitesinin ev sahipliğinde 2012 yılında “Cities in Transition” (geçişlerde
şehirler) adı altında gerçekleştirilen “kültürlerarası iletişim projesi” örneklem alınarak söz konusu kaygılar ‘derinlemesine mülakat’ yöntemine dayalı
olarak ve empatik bir bakış açısıyla test edilmeye çalışılmıştır. İletişim
öğrencileri ile sınırlı tutulan bu çalışmada, stratejik açıdan önem
atfedilebilecek bulgulara ulaşılmıştır.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Eylül 2017 |
Gönderilme Tarihi | 12 Haziran 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 5 Sayı: 2 |