Ekonomik kriz, en basit şekli ile toplumun büyük bir çoğunluğunun talep veya arz oluşturamama nedeniyle iktisaden etkisiz hale gelmesiyle ekonomik hayatın işlemez bir hal almasıdır. Ekonomik krizlerin en önemli yansıması ise ülkedeki servetin yeniden dağılımına olan etkisidir. Bu güne kadar yaşanan ekonomik darboğazlar, hâlihazırda uygulanmakta olan kar maksimizasyonu ile sermaye birikimini temel hedef edinen Neo liberal politikalara dayalı kapitalist iktisadi anlayışın, kriz doğurganlığı gibi önemli bir özelliğini ortaya koymaktadır! Çünkü kar maksimizasyonu amacıyla emeği ile çalışan geniş toplum kesimlerinin ücretleri olabildiğince düşürüldüğü için toplumun büyük bir bölümü mevcut iktisadi varlıklarıyla birlikte alım gücünü de kaybederken, dar bir kesim ise söz konusu krizlerden her seferinde biraz daha güçlenerek çıkmaktadır. Bu çalışmada gerek ulusal, gerekse küresel ölçekte gerçekleşen iktisadi krizler, kapitalist sistemin kendisi ve sahipleri için gerçekten arızi bir durum olup olmadığı, teorik alt yapısı tarihi tecrübeler üzerinden irdelenmeye çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ekonomi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 23 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 6 Sayı: 4 |