Sivil toplum, Batı medeniyetinin tarihsel gelişimi sırasında ortaya çıkmış bir kavramdır. Totaliter devlet deneyimlerinden sonra, bireyi devletin keyfiliğinden koruma işlevini üstlenebilecek özerk toplumsal yapılar önem kazanmıştır. II. Dünya Savaşı sonrasında sivil toplum çalışmalarının artması bunun en bariz örneğidir. Bireyi tamamıyla kontrol altına alan ve toplumdan özerk yapılar çıkmasına müsaade etmeyen bir devlet sisteminin zararları görülmüştür. Hem akademide hem siyasi düzeyde sivil topluma ilgi artmıştır. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği dağıldıktan sonra da Batı dışı toplumlarda sivil toplumun yahut sivil toplum benzeri yapıların varlığı araştırılmıştır. Öncelikle Doğu Avrupa toplumları bu açıdan incelemeye tabi tutulmuş daha sonra ise kaçınılmaz olarak araştırmacılar İslam toplumlarına yönelmiştir. Müslüman toplumlarda da sivil toplum benzeri yapılar olarak vakıflar ve tarikatlar ön plana çıkmıştır. Bu çalışmada temel olarak tarikatların, Osmanlı toplumunda sivil toplum benzeri bir yapı olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ele alınmaktadır. Ayrıca tarihi süreci içinde tarikatların devlet ile olan ilişkisi bağlamında sivil toplum kurumu olmaya yaklaşıp uzaklaşması incelenmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kamu Yönetimi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 1 Sayı: 1 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.