By conceptualizing the state as the reference object of ontological security, this study explores Kazakhstan’s narrative of return to self-identity. Within the framework of ontological security theory, the desire of Kazakhstan to return to the self will be examined. Ontological security, as the security of existence, self and identity, prioritizes the security of self-existence through the unit of analysis considered as the individual, social group or state. The routines that actors create within the scope of the relationships they develop offer a predictable environment and ontological security; concerns about any threat to their existence may determine their behavior. The ontological security of states is examined from an anthropomorphic perspective through the state-as-person approach. In this study, Kazakhstan’s self-definition, cultural policies, foreign-domestic policy preferences and strategic narratives are analyzed. The self-oriented practices it has developed reveal Astana’s pursuit of reducing Moscow’s influence and strengthening its ontological security. In this respect, gaining independence in 1991 was a turning point that initiated the process of returning to its roots. In Kazakhstan, its domestic and foreign policies, how it defines itself, and its approach to raising new generations within the framework of Kazakh values are seen as fundamental requirements for ensuring ontological security.
Bir aktör olarak devletin, ontolojik güvenliğin referans nesnesi olarak ele alındığı bu çalışma, Kazakistan’ın öz kimliğe dönüş hikâyesini ele almaktadır. Ontolojik güvenlik teorisi çerçevesinde Kazakistan’ın benlikte öze gitme arzusu incelenecektir. Varlığın, benliğin ve kimliğin güvenliği olarak ontolojik güvenlik, birey, toplumsal grup ya da devlet olarak ele alınan analiz birimi üzerinden öz varlığın güvenliğini öncelemektedir. Aktörlerin geliştirdiği ilişkiler kapsamında oluşturdukları rutinler, öngörülebilir bir çevre ve ontolojik güvenlik sunarken; varlıklarına yönelik herhangi bir tehditte duyulan kaygılar ise davranışları üzerinde belirleyici olabilmektedir. Devletlerin ontolojik güvenliği ise antropomorfik bir bakış açısıyla kişi-olarak devlet yaklaşımı üzerinden incelenmektedir. Çalışmada Kazakistan’ın kendini tanımlaması, kültürel politikaları, dış-iç politika tercihleri ve stratejik anlatıları analiz edilmektedir. Geliştirdiği benlikte öze gitme davranışları, Astana’nın Moskova’nın etkisini azaltma ve ontolojik güvenliği güçlendirme arayışında olduklarını ortaya koymaktadır. Bu noktada 1991 yılında bağımsızlığını kazanması öze dönüş sürecini başlatan dönüm noktasıdır. Kazakistan’ın 1991’den bu yana izlediği iç-dış politika, kendisini tanımlama biçimi ve yeni kuşakları Kazak değerleri çerçevesinde yetiştirme düşüncesi ülkede ontolojik güvenliğin sağlanabilmesinde zaruri gereklilik olarak görülmektedir.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Türk Dünyası Çalışmaları, Uluslararası İlişkiler (Diğer) |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Gönderilme Tarihi | 23 Temmuz 2025 |
| Kabul Tarihi | 12 Aralık 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 25 Aralık 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 25 Sayı: 2 |
Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.