Medicinal and aromatic herbs have been used in human history for not only food and cosmetic purposes, but also for their medicinal properties. The studies conducted recently have revealed that the potential of reducing the risks of degenerative diseases upon the consumption of those plants is related to their bioactive constituents, specifically phenolic compounds, which possess antioxidant potential. Nowadays, with the increasing demands for healthy diet and functional foods, the production and consumption of aromatic and medicinal herbs are predicted to grow in future. In this study, the total phenolic content, antioxidant potential and phenolic composition of some plants (sage, anise, fenugreek, linden, lemonbalm, bay leaf, mint, purple basil, fennel and senna) frequently used in Turkish cuisine have been determined. In terms of total phenolic content, sage, linden, bay leaf and lemon balm (16.89-21.12 mg GAE/g plant) had the highest level, whereas, anise, fenugreek and fennel had the lowest content (3.47-3.77 mg GAE/g plant). Total antioxidant capacities were analysed by four different methods: 2,2’-azinobis(3-ethylbenzothiazoline-6-sulphonic acid) diammonium salt (ABTS), 1,1-diphenyl-2-picrylhydrazyl (DPPH), ferric reducing antioxidant power (FRAP) and cupric ion reducing antioxidant capacity (CUPRAC) assays. Linden, sage, bay leaf and lemon balm had the highest antioxidant potential and there was a significant and high correlation between total phenolic content and antioxidant potential values (R2=0.87-0.89). EC50 values of DPPH and ABTS assay were found to be the highest for linden (5.93±0.53 and 1.05±0.03 mg plant/mL) and lowest for anise (82.13±12.08 and 12.08±0.79 mg plant/mL). The phenolic composition determined in this study showed that the most frequently observed phenolic acids in those plants were protocatechuic acid, caffeic acid, chlorogenic and ferulic acid, whereas kaempferol and quercetin were the major flavonoids.
Tıbbi ve aromatik
bitkiler, insanlık tarihinin ilk zamanlarından beri sadece gıda ve kozmetik
amaçlı olarak değil aynı zamanda hastalık risklerine karşı geleneksel tedavi
amacı ile de kullanılmıştır. Tüketilmeleri ile beraber dejeneratif
hastalıklarla ilgili riskleri azaltma potansiyellerinin, sahip oldukları
antioksidan özellik gösteren biyoaktif bileşikler, özellikle fenolik maddelerle
ilgili olduğu son yıllarda yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur. Günümüzde
sağlıklı beslenme ve fonksiyonel gıdalara olan ilginin artması ile beraber, bu
bitkilerin üretimi ve kullanımlarıyla ilgili talebin önümüzdeki yıllarda
artacağı öngörülmektedir. Çalışmamızda, ülkemizde sıklıkla tüketilen bazı tıbbi
ve aromatik bitkilerin (adaçayı, anason, çemen, ıhlamur, melisa,
defne yaprağı, nane, reyhan, rezene ve sinameki) toplam fenolik madde
miktarları, antioksidan potansiyelleri, ve fenolik kompozisyonları
belirlenmiştir. Toplam fenolik madde içeriği açısından en zengin bitkiler
adçayı, ıhlamur, defne ve melisa (16.89-21.12 mg GAE/g bitki), en düşük
bitkiler ise anason, çemen ve rezene yaprağı (3.47-3.77 mg GAE/g bitki) olarak
belirlenmiştir. Dört farklı yöntemle, 2,2’-azinobis(3-etilbenzotiazolin-6-sülfonik
asit) (ABTS), 1,1-difenil-2-pikrilhidrazil (DPPH), ferrik iyonu indirgeyici antioksidan potansiyeli (FRAP) ve bakır (II) iyonu indirgeyici antioksidan
kapasitesi tayini, belirlenen toplam antioksidan kapasitesi sonuçlarına göre ıhlamur, adaçayı, defne yaprağı ve melisa en yüksek
antioksidan potanisyele sahip bitkiler olmuşlardır. Toplam fenolik madde içeriği ile antioksidan
potansiyeli arasında önemli derecede yüksek korelasyon olduğu (R2=0.0.87-0.89)
gözlenmiştir. EC50 değeri, DPPH ve ABTS analizleri açısından
değerlendirildiğinde, en yüksek ıhlamur (5.93±0.53 ve 1.05±0.03 mg bitki/mL) ve
en düşük anason (82.13±12.08 ve 12.08±0.79 mg bitki/mL) bitkilerine ait
olmuştur. Çalışmamızda belirlenen fenolik madde içeriği açısından ise, protokateşuik
asit, kafeik asit, klorojenik asit ve ferulik asitin bu bitkilerde en sık
belirlenen fenolik asitler olduğu ve flavaonoidlerden ise kuersetin ve kamferolün
belirlendiği görülmüştür.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Mühendislik |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ağustos 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 16 |