Betondaki çelik donatının klorür kaynaklı korozyona uğraması sonucu betonarme yapıda meydana gelen hasar, yapının uzun vadeli dayanıklılığı için ciddi bir endişe kaynağıdır. Beton içerisindeki bu çelik donatıyı korozyona karşı korumak için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Bu çalışmada korunma yöntemi olarak korozyon inhibitörü kullanılmıştır. Kullanılan korozyon inhibitörünün donatı korozyonuna ve beton-donatı aderansına etkisi araştırılmıştır. Çalışmada 15 cm boyutlarında donatılı küp beton numuneleri üretilmiştir. Beton karışımında çimentonun ağırlıkça %1’i oranında kalsiyum nitrat esaslı korozyon inhibitörünün kullanıldığı numunelere, deniz suyu baz alınarak hazırlanan tuzlu su kürü çözeltisinde 7, 28, 90 ve 180 gün olmak üzere toplamda dört farklı kür süresi uygulanmıştır. Üretilen numunelerin korozyon aktivitelerini öğrenmek amacıyla yarı hücre potansiyeli ve aderans dayanımlarını belirlemek için de çekme-çıkarma deneyi uygulanmıştır. Yapılan deneysel çalışmalar sonucunda inhibitör kullanılan numunelerdeki korozyon olasılığı inhibitör kullanılmayan numunelere göre daha düşük olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca inhibitör kullanılan numunelerdeki aderans dayanımlarının daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Damage to in reinforced concrete structure caused by chloride-induced steel reinforcement corrosion in concrete is a serious source of concern for the structure long-term durability. Various methods have been developed to protect this steel in concrete against corrosion. In this study, corrosion inhibitor was used as a protection method. The effect of the corrosion inhibitor used on steel corrosion and concrete-steel adherence was investigated. In the study, reinforced cube samples of 15 cm dimensions were produced. A total of four different curing periods, 7, 28, 90 and 180 days, were applied to the samples in which 1% of the cement by weight calcium nitrate-based corrosion inhibitor was used in the concrete mixture, in the saltwater curing solution prepared based on seawater. In order to learn the corrosion activities of the produced samples, half-cell potential and pull-out test was applied to determine the adherence strength. As a consequence of the experimental tests, it was observed that the corrosion probability in the samples using inhibitor is lower than the samples without inhibitor. In addition, it was concluded that the adherence strength of the samples using inhibitor was higher.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Mühendislik |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 7 Mayıs 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 35 |