Öz
Sözleşmeler yapılırken tarafların eşit durumda olduğu varsayılmakla birlikte, pratikte çeşitli sebeplerle yanlardan birinin zayıf ve korunmaya muhtaç olduğu görülür. Mevzuatımızda işçi-işveren, kiralayan-kiracı, satıcı-tüketici vb. ikili ilişkilerde zayıf olan tarafın korunmasına yönelik bir çok düzenleme mevcuttur. Tüketicilerin yaygın olarak başvurduğu tüketici kredisi sözleşmelerinde de kredi alanlar bir çok yönden korunmaya muhtaçtır.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’dan (TKHK) önce tüketici kredilerinde, kredi alana banka tarafından hazırlanan ve banka lehine hükümler içeren sözleşmelerin imzalatılması, sözleşmenin bir örneğinin kredi alana verilmemesi, sözleşme şartlarında ve özellikle uygulanacak faiz oranında bankanın tek yanlı değişiklik yapma hakkını saklı tutması, kredi alanın erken ödeme yoluyla krediyi kapatmasına izin verilmemesi ve bağlı kredilerde tüketicinin satın aldığı malın ayıplı çıkması halinde kredi verenin herhangi bir sorumluluk kabul etmemesi gibi yollarla tüketici aleyhine uygulamalar söz konusuydu.
Temel amacı tüketiciyi korumak olan TKHK’un 10. maddesi tüketici kredilerine ayrılmıştır. Bu düzenlemeyle tüketici kredileriyle ilgili temel sorunlara tüketici lehine bazı çözümler getirilmiş olmakla birlikte hiç düzenlenmemiş ya da yetersiz olarak düzenlenmiş hususlar da vardır. Bu çalışmada öncelikle tüketici kredisi sözleşmeleri üzerinde durulacak, sonra tüketici kredilerinde tüketicinin korunmasına ilişkin düzenlemeler ortaya konulacak ve değerlendirilecektir.