Öz
Türkiye’de Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolunun açılması ve uygulanmaya başlamasıyla anayasa yargısında yargılama hukuku sorunları da çeşitlenmiş ve bu sorunların saptanmasına ve çözülmesine ilişkin etkinlik alanı çokça genişlemiştir.1 Daha önce tipik olarak yargılama hukukunun anayasa yargısı dışındaki alanlarında kullanılan birtakım kavram, kurum, ilke, kural ve yaklaşım biçimlerinin anayasa yargısında bireysel başvuruya ilişkin yargılama hukuku sorunlarının saptanmasında ve çözülmesinde de işlev görebileceği söylenebilir. Bu çerçevede çalışmada, anayasa yargısının temel konularından bireysel başvuruda başvurunun reddi kurumunun kavramsal içeriği, başvurunun reddi kararlarının gerekçelendirilmesinde kullanılan gerek doğrudan 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümlerinde açıkça gösterilen ve gerekse Anayasa Mahkemesi içtihatlarıyla kabul edilen nedenler, bireysel başvurunun reddine karar verme yetkisine Anayasa Mahkemesi’nde hangi mercii ve organların sahip olduğu ve başvurunun reddi kararlarının hukuki niteliği ile tüm bu sayılanlar çerçevesinde ortaya çıkan yargılama hukuku sorunları anayasa hukuku perspektifinden ele alınmaya çalışılmıştır. Sözü edilen tüm bu konularla ilgili yayınlanmış Anayasa Mahkemesi kararları da özgün bir içeriğe sahip ve değinilen konuların özüne ilişkin oldukları ölçüde incelenmiştir. Çalışmada konulara anayasa hukuku perspektifinden çıkılmadan “kesin hüküm”, “dava şartı”, “usule ilişkin nihai karar”, “usulden ret kararı” gibi yargılama hukukunun temel kavramları arasında yer alan ancak anayasa yargısı alanında pek sık kullanılmayan kavramların bu alanda nasıl işlev görebileceği sorusuna cevap bulma kaygısıyla yaklaşılmıştır. Böylece bir yargılama hukuku dalı olarak anayasa yargısı alanına katkıda bulunulmaya çalışılmıştır.