İnsan hakları, söylemsel ve teorik düzlemde egemen bir meşruiyet ve normatif üstünlük kazanmış olmasına rağmen, eylemsel düzey de süreklilik arz eden bir kırılganlık içerisinde varlık göstermektedir. Bu ikilem, kavramın teorik temelleri ve tarihsel gelişimiyle iç içe geçmiş yapısal bir çelişkiye işaret etmektedir. Bu çalışma, insan haklarının söylemsel egemenliği ile pratik düzeydeki kırılganlığı arasındaki gerilimli ilişkiyi ve bu ikilem içindeki sarkaçsal konumunu incelemeyi amaçlamaktadır. Bu çerçevede, öncelikle insan haklarının tarihsel ve teorik temelleri ele alınmakta; doğal haklar anlayışından modern pozitif hukuk düzenine geçiş sürecinde yaşanan dönüşümler analiz edilmektedir. Ardından, insan haklarının küresel ölçekte nasıl söylemsel bir egemenliğe ulaştığı ve uluslararası hukuk ile kurumlar aracılığıyla nasıl kurumsallaştığı tartışıl maktadır. Son olarak, bu söylemsel hâkimiyete rağmen, insan haklarının eylemsel düzeyde neden ve nasıl kırılganlaştığı; yalnızca kuramsal ve düşünsel nedenler değil, aynı zamanda ulusal ve uluslararası düzeydeki yapısal, siyasal ve ekonomik dinamikler temelinde ele alınmaktadır. Böylece, çağdaş insan haklarının çelişkili doğasına ve yapısına dair kapsamlı bir analiz sunulmaktadır.
İnsan Hakları Söylemsel Egemenlik Eylemsel Kırılganlık Norm-Uygulama Çelişkisi İnsan Hakları Krizi
Despite attaining discursive dominance and normative superiority at the theoretical level, human rights continue to exhibit persistent fragility in practice. This dichotomy points to a structural contradition deeply intertwined with the theoretical foundations and historical development of the concept of human rights. This study aims to examine the tense relationship between the discursive power and the practical fragility of human rights, as well as their oscillating position within this duality. Within this framework, it first explores the historical and theoretical foundations of human rights, analyzing the transformations that took place during the transition from the notion of natural rights to the modern system of positive law. It then discusses how human rights have achieved discursive hegemony on a global scale and have been institutionalized through international law and organizations. Finally, the study investigates why and how human rights remain fragile in practice despite this discursive power, considering not only theoretical and intellectual factors but also the structural, political, and economic dynamics at both national and international levels. In doing so, it offers a comprehensive analysis of the contradictory nature and structure of contemporary human rights.
Human Rights Discursive Power Practical Fragility Norm–Implementation Gap Human Rights Crisis
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Yurtiçi İnsan Hakları Hukuku |
| Bölüm | Kamu Hukuku |
| Yazarlar | |
| Erken Görünüm Tarihi | 24 Ekim 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 24 Ekim 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 14 Temmuz 2025 |
| Kabul Tarihi | 24 Ağustos 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 20 Sayı: 2 |
Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.