Bu
uçsuz bucaksız âlemin bir yaratıcısı var mıdır?
Cevabı aranan bu soru, insanlık tarihi kadar uzun bir geçmişe sahiptir.
İnsanlığın iki kadim geleneği vardır: Bunlardan din diğeri felsefedir.
Yeryüzünde varlıklarını sürdüren dinler mahiyet ve adlandırma açısından
farklılık arz etse de doğası gereği bir yaratıcının varlığını kabul etmekte ve
iddia etmektedir. Felsefeye gelince yine insanlık tarihi kadar kadim bir görüş
ayrılığı vardır. Felsefecilerin bir kısmı âlemdeki düzenden hareketle bu
muhteşem yapının bir yaratıcı olmaksızın meydana gelmesinin imkânsızlığını
iddia ederlerken diğer kısmı ise amansız bir şekilde yaratıcı fikrinin
karşısında yer almaktadırlar.
Âlemdeki var düzenden hareketle
Tanrı’ya ulaşma düşüncesi çeşitli evrelerden geçmiştir. İnsanlık aydınlanma
çağı diye adlandırılan dönemden önce basit gözlemlerde bulunarak bu âlemin
kendiliğinden meydana gelemeyeceğini düşünmüştür. Ancak aydınlanma dönemi
sonrasında yaşanan bilimsel ve teknolojik gelişmeler insanlığın metafizik
yolculuğunda ciddi değişmeler ve kırılmalar yaşatmıştır.
Modern dönemde Tanrı’yı bulma
reddetme çalışmaları iki farklı zaviyede yürütülmektedir. Biri âlemin fiziki
cephesini oluştururken diğeri yaşamı merkez alan biyolojik dünyayı
kapsamaktadır. Son zamanlarda âlemdeki
düzenden hareketle her şeyin çok ince ayarlarla şekillendirildiğini iddia eden
akım ortaya çıkmıştır. Bu akım Fine-Tuning( ince ayar) delili olarak
adlandırılmaktadır. Fine- Tuning’in
önemli temsilcilerinden biri de Robin Collins’tir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2018 |
Gönderilme Tarihi | 7 Ağustos 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 11 Sayı: 2 |