Öz
Ebû Caʿfer eṭ-Ṭaḥâvî’nin (öl. 321/933) Şerḥu müşkili’l-âsâr’ı, muḫtelifu’l-ḥadîs literatüründe yazılmış en kapsamlı eserdir. O, ihtilâflı fıkhî rivayetleri değerlendirdiği Şerḥu meʿâni’l-âsâr’ından sonra kaleme aldığı bu eserinde selefleri İmâm eş-Şâfiʿî (öl. 204/820) ve İbn Ḳuteybe’nin (öl. 276/889) aksine fıkıh ya da kelâm gibi tek bir alana yoğunlaşmamış, kelâm tartışmaları dışında kalan çok farklı rivayetleri toplam bin iki bab başlığı altında konu takibi yapmadan incelemiştir. Ṭaḥâvî’nin müşkil kavramı, rivayetlerdeki anlam kapalılıkları, bir rivayetin ihtilâflı iki farklı yorumu ve iki farklı rivayet arasındaki ihtilâf ve teâruzu kapsayan bir çatı kavramı niteliğindedir. Ṭaḥâvî’nin hadisçiliği farklı yönleriyle daha önce araştırılmış olsa da, onun Şerḥu muşkili’l-asâr’ındaki ihtilâflı rivayetleri çözüm yöntemi, Türkçe çalışmalarda müstakil olarak ele alınmamıştır. Ṭaḥâvî, ihtilâfların çözümünde takip ettiği metoda dair bir bilgi vermemiştir. Buna rağmen Müşkil’deki çözümlemelerine bakıldığında onun bir takım genel prensipler takip ettiği anlaşılmaktadır. O, iki rivayetin sahih olması durumunda normal şartlarda her birini farklı bir bağlama taşıyarak cemʿ etmenin mümkün olduğu kanaatindedir. Nesḫ ve tercîḥ metodlarını cemʿin önüne almak, Ṭaḥâvî’ye göre cemʿ ile aralarındaki ihtilâf giderilebilecek iki rivayetten birini nesḫ ya da tercîḥ sebebiyle hükümsüz sayma anlamına gelmektedir. Ṭaḥâvî’nin hadisçiler arasında yaygınlık kazanmış olan cemʿ, nesḫ ve tercîḥ sıralaması, Hanefî usulcüler arasında hâkim olan nesḫ, tercîḥ ve cemʿ sıralamasına uymaz.
Ṭaḥâvî, ihtilaflı rivayetlerin cemʿi işleminde, bağlam farklılıklarının cemʿi, semantik tahliller yoluyla cemʿ ve kıyas yoluyla cemʿ şeklinde üç farklı yol takip etmiştir. Bağlam farklılıklarının cemʿi’nde o, aralarında ihtilâf tespit ettiği iki rivayeti öncelikle her birini ait oldukları bağlamlara hamletmek suretiyle tevfik etmeye çalışır. Ṭaḥâvî’nin en sık kullandığı bu metot genel itibari ile iki farklı bağlamı ön görmektedir. Farklı zaman, mekân, şahıs gibi unsurların yol açtığı iki bağlam arasındaki irtibatı sağlayamayanlar Ṭaḥâvî’ye göre Hz. Peygamber’in hadisleri arasında tenakuz olduğunu zannetmişlerdir. Oysaki Hz. Peygamber’in her ifadesi kendi bağlamında değerlendirildiğinde aralarında bir çelişki olması imkânsızdır. O, rivayetler arasında görünüşteki teâruzun kimi zaman bazı kelimelerin tam anlaşılmamasından kaynaklandığını ifade eder. Bunları gidermenin yolu anlam farklıklarını semantik tahlillerle açıklamadan geçer. Ṭaḥâvî, birbirleriyle anlamca çelişen iki rivayeti, genel kabul görmüş bir üst prensibe kıyas yoluyla da çözmeye çalışır.
Ṭaḥâvî, bu üç cemʿ metodu ile uzlaştıramadığı ihtilafları ikinci adım olarak nesḫ metodu ile gidermeye çalışır. O’nun cemʿ, nesḫ ve tercîḥ sıralamasını her zaman sistematik olarak takip etmediği görülmektedir. Ṭaḥâvî, tearuzlu rivayetler arasındaki ihtilâfı çözmede cemʿ ve nesḫ metodlarıyla çözüme ulaşamadığında iki rivayetten birini diğerine tercihe yönelir. O, bu işleme her şeyden önce ravi ve sened tahlilleri ile başlar. Senedinde ve ravisinde kusur tespit ettiği rivayetin aleyhinde tercihte bulunur. Ṭaḥâvî, Müşkil’inde hadisleri naklederken ravilerin güvenilir ve senedlerin muttasıl olmasına bir hadisçi hassasiyetinde dikkat etmiştir. Onun iḫtilaflı rivayetlerin tercîḥinde esas aldığı prensipler arasında şunları sayabiliriz: 1. Sened ve râvî özellikleri bakımından daha üstün gördüğü rivayeti tercih, 2. İçeriğini Kur’an ve Sünnet’e daha uyumlu bulduğu rivayeti tercih, 3. Ziyadeli rivayeti tercih, 4. Kıyas sonuçlarına daha uyumlu rivayeti tercih, 5. Çoğunluğun rivayetini tercih ve 6. Fuḳahânın uyguladığı rivayeti tercih. Ṭaḥâvî, Müşkil’inde bu esaslara ilişkin çok sayıda örnek vermiştir. Bu makalede Müşkil’in Şuʿayb el-Arnavûṭ tarafından tahkik edilen on beş ciltlik baskısı esas alınmış ve Ṭaḥâvî’nin bu üç temel yöntemi hangi sıklıkta uyguladığı sorusuna seçilen örnek rivayetler çerçevesinde cevap aranmıştır.