The Mamluk State, one of the Turkish-Islamic states (1250-1517), ruled over Egypt, Syria, and the Hijaz region for nearly three centuries. Divided into two political entities, the Bahri Mamluks (1250-1382) and the Burji Mamluks (1382-1517), collectively referred to in contemporary historical sources as the "State of Turkey," the Mamluk Turkish state developed a distinctive understanding of sovereignty in the Egyptian geography, differing from previous Islamic states. Turks, who historically established and governed political entities in highly active regions for extended periods, ruled over sacred lands for the first time without being governed by a dynasty. Additionally, they effectively controlled a volatile region for close to three centuries, indirectly contributing to the formation of the contemporary Western world. Over time, due to factors such as war, migration, and trade, this region became a diverse landscape comprising Muslims, Christians, and Jews. The Mamluk State, in accordance with Islamic law, protected the lives, property, religion, language, and places of worship of non-Muslims known as "ahl al-zimma," in exchange for a tax called "jizya." Islamic political theory did not pose obstacles for non-Muslim subjects of the state but rather granted them considerable freedoms within the framework of the Islamic state. The application of this theory from the early periods of Egypt to the establishment of the Mamluk sultanate demonstrated that the ahl al-zimma in Egypt fully integrated into Egyptian society and enjoyed freedoms. Thus, the Mamluk state never forgot that the ahl al-zimma and those who converted to Islam were integral parts of Egyptian society. The Mamluk State pursued a notable policy in its relations with non-Muslims. By collecting the tax known as "jizya," they protected non-Muslims, known as ahl al-zimma, and their lives, property, religion, language, and places of worship in accordance with Islamic law. The Mamluks exhibited a tolerant approach towards non-Muslims and those who converted to Islam, granting them broad freedoms within the Islamic state. This freedom allowed the Mesalim community to engage extensively in political, cultural, and religious activities. This situation contributed to the coming together of various cultures in the region and enriched the diversity of Egyptian society. The Mamluk State ensured the security of non-Muslims and Mesalims, allowing them to be part of Egyptian society. By establishing an organic connection between ahl al-zimma and those who converted to Islam, the foundations of unity and harmony within society were laid. This tolerant approach became a significant element of social peace and diversity under Mamluk rule. Thus, it was never forgotten that Mesalims within the Mamluk State were part of Egyptian society and organically linked to it. In summary, within Mamluk society, Mesalims not only served in the medical field and in the state's financial departments but also held significant positions at different levels of government, including roles such as viziers and governors. This elevated the societal status of the Mesalim community. Despite occasional sanctions due to political, social, and economic reasons, they were later reinstated to high positions within the state. This study will provide a general overview of the living conditions, legal status, and relationships with the state and the public of non-Muslims who converted to Islam (Mesalims) under the administration of the Mamluk state, based on the aforementioned topics and the regulations enacted concerning them.
It is declared that scientific and ethical principles have been followed while carrying out and writing this study and that all the sources used have been properly cited.
Türk-İslâm devletlerinden biri olan Memlükler (1250-1517) Mısır, Suriye ve Hicaz bölgesinde yaklaşık üç asır hüküm sürmüştür. Bahrî Memlükler (1250-1382) ve Burcî Memlükler (1382-1517) olmak üzere iki siyasî teşekküle ayrılan ve çağdaşı tarihi kaynaklarda “ed-Devletü’t-Türkiye” olarak ifade edilen Memlük Türk Devleti, Mısır coğrafyasında daha önce mevcut olan İslâm devletlerinden farklı ve kendilerine özgü bir saltanat anlayışı geliştirmişlerdir. En hareketli coğrafyada uzun dönemler siyasi teşekküller kurup hüküm süren Türkler, ilk kez bir hanedanın yönetmediği bir devlet ile kutsal topraklara hükmetmişlerdir. Ayrıca günümüz Batı dünyasının oluşumuna giden bir sürecin de dolaylı olarak oluşumunda etkili rol oynayarak sıra dışı bir dönemde hareketli bir bölgenin üç asra yakın idaresini elinde tutmuşlardır. Zaman içerisinde savaş, göç, ticaret gibi etkenlerle kültürel etkileşim sonucunda bu bölge hem Müslümanlardan hem de Hıristiyan ve Yahudilerden müteşekkil bir coğrafya haline gelmiştir. Memlük Devleti İslâm hukuku gereğince “ehl-i zimme” olarak bilinen gayrimüslimlerden aldıkları “cizye” karşılığında onların can, mal, din, dil ve mâbedlerini korumuşlardı. İslâm hukuku siyaset teorisi, gayrimüslim tebaası için engeller çıkartmamış, bilakis onlara Müslüman toplumu içerisinde büyük bir özgürlük tanımıştır. Bu teorinin Mısır’ın ilk döneminden Memlük sultanlarının devletinin kuruluşuna kadarki uygulamaları, Mısır’daki zimmî ahalinin tam anlamıyla Mısır toplumu çerçevesinde hürriyetine kavuştuğunu ispatlamıştır. Böylece, Memlük Devleti bünyesindeki ehl-i zimmenin ve onlardan İslâmiyet’i kabul edenlerin (mesâlime) Mısır toplumunun bir parçası olduğu ve ona organik olarak bağlı olduğu hiçbir zaman unutulmamıştır. Memlük Devleti, gayrimüslimlerle olan ilişkilerinde dikkat çekici bir politika izlemiştir. İslâm hukuku çerçevesinde, Kur’an’ın temel emri gereği ehl-i zimme olarak bilinen gayrimüslimlerden "cizye" adı verilen vergiyi alarak, onların can, mal, din, dil ve ibadet yerlerini korumuşlardır. Memlükler, gayrimüslimlere ve onlardan Müslüman olanlara karşı hoşgörülü bir yaklaşım sergilemiş ve onlara İslâm devleti içinde geniş bir özgürlük tanımışlardır. Bu özgürlük, mesâlime ahalisinin sınırlı olmayan bir şekilde siyasî, kültürel ve dinî faaliyetlerde bulunmasına imkân tanımıştır. Bu durum, bölgedeki çeşitli kültürlerin bir araya gelmesine ve Mısır toplumunun çeşitliliğine katkıda bulunmuştur. Memlük Devleti, gayrimüslimlerin ve mesâlimenin güvenliğini sağlamış ve onların Mısır toplumunun bir parçası olmalarına izin vermiştir. Ehl-i zimme ve İslâm'ı kabul edenler arasında organik bir bağlılık kurularak, toplum içinde birlik ve uyumun temelleri atılmıştır. Bu hoşgörülü yaklaşım, Memlüklerin yönetimindeki toplumsal barışın ve çeşitliliğin önemli bir unsuru olmuştur. Böylece, Memlük Devleti bünyesindeki mesâlimenin Mısır toplumunun bir parçası olduğu ve ona organik olarak bağlı olduğu hiçbir zaman unutulmamıştır. Kısacası, Memlük toplumunda mesâlime, hem tıp alanında hem de devletin mali kadrolarında görev almış olmalarının yanı sıra, vezirlik ve valilik başta olmak üzere kâtiplik, tercümanlık, danışmanlık, elçilik gibi devletin farklı kademelerinde de önemli görevlerde istihdam edilmişlerdir. Bu da mesâlime cemaatinin toplum nezdindeki itibarının yükselmesine neden olmuştur. Kimi dönemlerde yaşanan siyasî, sosyal ve iktisadi sebeplerden dolayı mesâlimeye yönelik birtakım yaptırımlar uygulanıp görevlerinden alınmış olsalar da sonraki dönemlerde devletin en üst kademelerinde yeniden görevlendirilmişlerdir. Bu çalışmada yukarıda zikredilen konular çerçevesinde Memlük Devleti idaresinde Müslüman olan gayrimüslimlerin yaşam şartları, hukuki statüleri, devlet ve ahali ile olan ilişkileri esas alınarak kendileri ile ilgili çıkarılan mersûmlara/kanunnâmelere dair genel bilgi verilecektir.
Bu çalışmanın hazırlanma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyulduğu ve yararlanılan tüm çalışmaların kaynakçada belirtildiği beyan olunur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dinler Tarihi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Eylül 2024 |
Gönderilme Tarihi | 19 Nisan 2024 |
Kabul Tarihi | 8 Temmuz 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 11 Sayı: 2 |
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (ESOGUIFD) Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.