Serotonin (5-HT), has important roles in epilepsy as
well as its many physiological roles in the central and
peripheral nervous systems. By now, seven serotonin
receptor types, 5-HT1-5-HT7, and their subtypes have
been identified. In addition to these receptors, there are
serotonin reuptake transporter proteins, involved in
serotonergic neurotransmission and responsible for
serotonin reuptake from nerve endings.
In general, chemical agents such as serotonin precursors, 5-hydroxytryptophan, and serotonin reuptake
inhibitors that increase extracellular serotonin levels
and serotonin receptor agonists suppress both focal and
generalized seizures. On the other hand, depletion of 5-
HT or receptor antagonists reduces the threshold of
seizures in audio genic, chemical and electrical induced
epilepsy models.
Studies have especially focused on the 5-HT1A, 5-HT2C, 5
-HT3, 5-HT4 and 5-HT7 receptors and serotonin reuptake inhibitors. The results showed that these receptors
have important roles in both epileptogenesis and epileptiform activity.
Serotonin (5-HT), merkezi ve periferik sinir sistemindeki birçok fizyolojik rolünün yanı sıra epilepsi üzerinde
de önemli rollere sahiptir. Şimdiye kadar 5-HT1-5-HT7
olmak üzere serotonine ait yedi reseptör tipi ve bunların alt tipleri tanımlanmıştır. Bu reseptörlere ilave olarak serotonerjik nörotransmisyonda görev alan ve sinir
sonlanmalarından serotoninin geri alınımından sorumlu
olan serotonin geri alım taşıyıcı proteinleri de bulunmaktadır.
Genel olarak, serotonin öncülü 5-hidroksitriptofan ve
serotonin geri alım inhibitörleri gibi hücre dışı
serotonin seviyelerini yükselten ajanlar ile serotonin
reseptör agonistleri hem fokal hem de jeneralize nöbetleri baskılamaktadır. Aksine beyinde 5-HT’nin uzaklaştırılması veya reseptör antagonistlerinin uygulanması ise
odyojenik, kimyasal ve elektrikle uyarılan epilepsi modellerinde nöbet eşik değerini düşürdüğü bilinmektedir.
Yapılan çalışmalarda, özellikle 5-HT1A, 5-HT2C, 5-HT3, 5-
HT4 ve 5-HT7 reseptörleri ve serotonin geri alım inhibitörleri üzerine odaklanılmıştır. Elde edilen bulgular bu
reseptörlerin hem epileptogenezde hem de epileptiform
aktivitenin sürdürülmesinde önemli rollere sahip olduğunu ortaya koymuştur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Derlemeler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 24 Ocak 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 |