Uluslararası İlişkiler kuramları içerisinde, realizm ve türevleri ile çeşitli liberal bakış açılarının, birbiriyle farklı kutuplarda konumlandırıldığı genel bir teamülden bahsedilebilir. Bu yaklaşım, özellikle Avrupa Birliği (AB) entegrasyon sürecinin tarihi evrelerini açıklamak bakımından anlamlıdır (Bideleux and Taylor, 1996; Haller, 2008; Meunier and McNamara, 2017). Başka bir deyişle, devletler arası ilişkilerin, ulusal çıkar odağında tanımlandığı Avrupa; realizmin çeşitli veçhelerinde savaşın yıkıcılığını tekrar etmemek üzere; insanların, paranın, mal ve hizmetlerin sınır ötesi hareketliliğinin serbestleştiği bir güvence alanı yaratmak için fonksiyonel bir anlayışla entegrasyon sürecine girmiştir (Christiansen et al, 2001; Kelstrup and Williams, 2001; Cladi and Locatelli, 2016). Bu saptamaların hangi oranda geçerlik arz ettiğinin anlaşılabilmesi için sözü edilen bu üç unsurun, ayrı ayrı ve birbiriyle ilişkisine referansla, incelenmesi gerekir. Bu girişi takip eden her bölüm, söz konusu etmenleri birbiriyle olan etkileşimlerine referansla ele alacak ve nihayetinde mevcut yapı içerisinde AB-Türkiye ilişkilerinin konumunu; ortaya çıkan “güvenliksizlik” tanımı odağında saptayacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uluslararası İlişkiler |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ekim 2018 |
Gönderilme Tarihi | 1 Haziran 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Popülizmle Dönüşen Avrupa ve Türkiye AB İlişkilerinin Geleceği |