Bu makalede felsefi ve dini temelleri bakımından Kant’ta ahlakın kaynağı sorunu incelenmektedir. Kant, ahlakı dindışı bir temele dayandırmaktadır. Onun düşünceleri hayatından bağımsız olarak incelenemez. Filozofun hayatı ve kişiliği çeşitli etkiler altında şekillenmiştir. Pietizm denilen dini akım, onun hem düşüncelerine hem de kişiliğine etki etmiştir. Newton, Rousseau ve Hume’un düşünceleri, Kant’ın felsefesinin oluşmasında önemli etkenlerdir. Başlangıçta, ahlakın kaynağı olarak insanın duygularını kabul etmiştir. Bu dönemde özellikle Rousseau ve İngiliz filozoflarının Kant’ın düşüncelerinde etkili olduğu görülmektedir. Ancak filozof zamanla bu düşüncelerin etkisinden kurtulmuş ve ahlak yasasına başka kaynak aramıştır. Nihayet, ahlaki eylemin temelinde bulunan yasanın evrensel olması gerektiği kanaatine ulaşmıştır. Bu düşüncelerini de ancak pratik akılla temellendirebileceğini görmüştür. Dolayısıyla Kant’ta bir eylemin ahlaki olabilmesinin koşulu o eylemin temelindeki yasanın evrensel olmasıdır. Ahlak yasasının evrenselliği de ancak pratik akla dayanmasıyla mümkün olmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Temmuz 2020 |
Gönderilme Tarihi | 24 Nisan 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 71 |
Felsefe Dünyası Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.