İbn Tufeyl, Hayy’ın kişiliğinde insanı, toplum ve kültür ürünü olarak değil de duyumsayan, düşünen, yetilerini kullanan ve böylece dünyada kendi özel konumuna göre bir hakikat yolu açan özerk birey olarak görmekle İslam düşüncesinde toplumcu görüşler karşısında özgün bir yere sahiptir. Birey ne toplumsal yetkenin ne de dilin simgesel düzeninin bir ürünüdür. O hakikatin en üst basamaklarına aşama aşama kendi doğal donanımıyla ilkin doğayı gözlemleyerek sonra da kendi özüne yönelerek ulaşma olanağına sahiptir. Kuşkusuz İbn Tufeyl’in bu insan anlayışının temelinde, kendi çağının koşullarındaki bireysel kurtuluşun toplumsal yetkeye bağımlılığının nasıl aşılabileceği sorunu yer almaktadır. Bu sorunun temelinde de İslam dünyasındaki mezhep ayrılıkları ile Endülüs’teki dinsel ayrılıkların ve her bir fırkanın da kendini kurtuluş yolu olarak tanımlamasındaki göreceli durumun yer aldığı söylenebilir. İbn Tufeyl bu soruna yaklaşımında insanın kendi doğasında mündemiç olan ilahî öze işaret eder. İnsan ilahî bir özün taşıyıcısıdır ve bu öz sayesinde toplumsal söylemlerin ötesine geçerek evrensel hakikate ulaşabilir.
Ibn Tufayl considers that the person is not a product determined by society
and culture. The person is a private individual who is sensible, thinking,
user his faculties, and so make inroads into the verity according to his private
state in the world. With this aspect Ibn Tufayl have a special place in the Islamic
philosophy in the face of the socialist opinions. The individual is neither a
product of the community nor a reliant to the symbolical order of the language.
Of course, the base of this perspective of Ibn Tufeyl is situated in a problem
which is individual salvation how overcome from the dependence to the
social authority. Ibn Tufayl signs the celestial soul that is found in the human
nature at the solution of this problem. The person has a celestial soul and can
arrive passing the beyond of the social discourses to the universal verity with
this soul.
By this way, Ibn Tufayl presents the natural picture of the mental development
that rising towards to fenâfillah experience. The mystical knowledge
in the types of information is the highest position, but not contrary to the philosophical
and the religious knowledge. Conversely, it rises over them. From this point of view Ibn Tufeyl synthesizes in a manner compactly the religious thought, the philosophical thought and the mystical thought. By the way, Ibn Tufayl maintains the elitist approach adopted commonly in the theology, philosophy and sufism. In other words, the station of Hayy is private. He is an alien to the society, social force and the symbolical order of the language. He is an alone man delivered himself to the nature and the celestial world.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Temmuz 2011 |
Gönderilme Tarihi | 25 Nisan 2011 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Sayı: 53 |
Felsefe Dünyası Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.