Thomas Reid, one of the important philosophers of the Scottish Enlightenment, rejects David Hume's view that justice is an artificially invented virtue based on convention, arguing that it is based on human nature. According to Reid, God has given every person a moral sense called "conscience". This sense is a mental power inherent in every human being, and when a person reaches maturity in their reasoning ability, they perceive the obligation to act justly thanks to this sense. The purpose of this study is to examine Thomas Reid's response to David Hume's conception of justice and to investigate whether there is a possibility of reconciliation between these two thinkers by evaluating their conceptions of justice in relation to each other.
İskoç Aydınlamasının önemli filozoflarından Thomas Reid, David Hume’un adaletin bir konvansiyon olarak icat edilmiş yapay bir erdem olduğu yönünde görüşüne karşı çıkarak, onun insan doğasına dayandığını savunur. Reid’e göre, Tanrı her insana “vicdan” denilen bir ahlaki yeti vermiştir. Bu yeti, her insanda doğuştan bulunan zihinsel bir güçtür ve aklını kullanma olgunluğuna erişen insan bu yeti sayesinde adil eylemlerde bulunma yükümlülüğünü algılarlar. Bu çalışmanın amacı, Thomas Reid’in David Hume’un adalet kavrayışına yönelik yanıtını incelemek ve bu iki düşünürün adalet kavrayışlarını birbirleriyle ilişkisi içerisinde değerlendirerek onlar arasında bir uzlaşma imkanının olup olmadığını araştırmaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALESİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 6 Ağustos 2023 |
Gönderilme Tarihi | 2 Mayıs 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 77 |
Felsefe Dünyası Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.