Desire to be immortal from the beginning of man's existence that always exists is a feeling that continues from now on. In the same way the problem of immortality has an area of discussion and idea generation starting from Plato to the current time as a philosophical cause. Soul-body relationship has always been the issue of this idea and study. The relationship between body and soul has been comprehended as the body’s being perished and the soul’s carrying on its existence. Different reasons that led people to immortality have always existed. One of these reasons is people’s being happy or unhappy after their death. In this article we will deal with immortality that is one of the realities of immortality which was studies by Kant
Ölümsüz olma isteği insanın varlığının başlamasından itibaren hep var olan ve bundan sonrada sürecek olan bir duygudur. Aynı şekilde ölümsüzlük problemi de felsefi bir problem olarak Eflatun’dan başlayarak günümüze kadar devam eden bir düşünce üretme ve tartışma alanı olmuştur. Bu düşünce ve araştırmanın konusunu ise hep ruh-beden ilişkisi oluşturmuştur. Ruh ile beden arasındaki ilişki; bedenin yok olacağı, ruhun ise varlığını devam ettireceği şeklinde algılanmıştır. İnsanları ölümsüzlük konusunda düşünmeye yönlendiren çeşitli sebepler hep var olmuştur. Bu sebeplerden birisi de, öldükten sonra insanın mutluluğu-mutsuzluğudur. Biz bu makalede ölümsüzlüğün temellendirilmesindeki gerekçelerden biri olan; ahlaki açıdan ölümsüzlüğün Kant tarafından ele alınışını konu edineceğiz
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 19 Sayı: 1 |
Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.