Platon setzt einen Ständestaat voraus. Platon sagt zu der Gerechtigkeit in einem Staate, dass in einem jeden dasjenige Gerecht sei, was gut für den Staat bzw. diese Staatsform sei. Es ist es hier gerecht, dass jeder Bürger einem der drei Stände zugehörig ist. Und da jeder einem bestimmten Stand angehört, und es gerecht ist, dass er in diesem dem Staat zum Wohle der Gemeinschaft diene, besteht somit für Platon die Ungerechtigkeit darin, dass sich jemand keinem Stand zugehörig fühlt oder von einem in den Anderen wechseln möchte, da er dann das System durchbricht und dadurch dem Staat schadet. Die Herrscher des Platonischen Staates müssen Weise sein, um gut und umblickend zu herrschen. Nach Aristoteles ist die Gerechtigkeit die ganze und vollkommene Tugend, umfasst alle Einzeltugenden und besteht in der Befolgung der Gesetze. Aristoteles unterscheidet zwei Arten von der Gerechtigkeit: 1-) Austeilende Gerechtigkeit: Maßstab dafür ist die diskrete oder geometrische Proportionalität, Verteilung nach Anspruch, Würde und Berechtigung. 2-) Ausgleichende Gerechtigkeit: Ihre Maßstab ist die arithmetische Proportionalität. Es wird als austauschende Gerechtigkeit in freiwilligen Vertragsbeziehungen funktioniert. Gerechtigkeit ist allgemeines Verhalten, aufgrund dessen die Menschen fähig sind gerecht zu handeln. Ungerechtsein bedeutet gesetzwidrig sein, unersättlich und ungleich sein. Gerecht ist demnach, wer sich an Gesetze und Gleichheit hält. Das Gesetzliche und Gleiche ist also gerecht, ungerecht ist das Ungesetzliche und Ungleiche. Platon geht von einem idealen Staat aus, während Aristoteles von einem reellen Staat ausgeht
Gerechtigkeit Austeilende und Ausgleichende Gerechtigkeit Tugend Staat Recht Handeln Gesellschaft.
Platon sınıfsal bir devleti şart koşar. O, devlet için iyi ve doğru olan birşeyin aynı zamanda adeletli de olduğu düşüncesindedir. Vatandaşların devlette üç sınıftan birine ait olmaları hakka ve adalete uygundur. Bu sınıflardan herhangi birine ait olan birisi devletin refahı için uğraştığından, adaletsizlik herhangi bir bireyin kendisini herhangi bir sınıfa ait hissetmemesi durumunda başlamakta, sınıfını değiştirmek istemesiyle devam etmektedir. Bunun doğal sonucu ise devletin zarar görmesidir. Platon’da devleti idare edenlerin iyi bir yönetici olabilmeleri, ancak onların bilge insanlar olmasına bağlıdır. Aristoteles’e göre adalet kavramı bütün diğer erdemleri içine alan ve yasalara itaatle ortaya çıkan en tamamlanmış ve en mükemmel erdemdir. Aristoteles iki tür adaletten bahseder. Bunlardan ilki paylaştırıcı adalettir. Bunun ölçütü geometrik bir yöntemle hakkın ve onurun bireysel çabaya göre dağıtılmasıdır. İkinci adalet türü düzeltici adalettir. Bu ise aritmetik eşitlik yöntemiyle gerçekleşir. Bu adalet türü insanların özgür iradeleriyle yapmış oldukları antlaşma sayesinde işlevsel olabilir. Adalet insan davranışlarının doğru olup olmadıklarını gösteren en önemli ilkedir. Haksızlık ve onun sonucu olan adaletsizlik yasalara uymamak, her zaman fazlasını istemek ve eşit olmamak anlamına gelir. Hak ve adalet ise yasaya uygun davranmak ve eşitliğe riayet etmek demektir. Bu yüzden yasal olan ve eşitliğe uygun olan hak, yasal olmayan ve eşitsizliğe dayanan şey ise haksızlıktır. Platon adalet kavramı analizinde ideal bir devleti hareket noktası olarak kabul ederken, Aristoteles reel bir devlet ve toplum anlayışından hareket eder
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Eylül 2008 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2008 Sayı: 6 |
Dergimiz 2024 yılından itibaren ikisi olağan biri dosya konulu özel sayı olmak üzere 3 sayı olarak, Mayıs (olağan sayı) Eylül (özel sayı) ve Aralık (olağan sayı) aylarında yayınlanacaktır.
2024 yılı özel sayımız ve Aralık ayındaki olağan sayımız için makale kabulü tamamlanmıştır.
Özel sayılarımızda yalnızca dosya kapsamında yer alan makalelere yer verilecektir. Makalenizi gönderirken hangi sayıda değerlendirilmesini istediğinizi bir notla bildirmeniz karışıklıkları önleyecektir.
İlginiz için teşekkür ederiz.