Âşık sanatı; Türklerin yurt tuttukları her bölgede yarattıkları icraya dayalı, kendilerine özgü bir sanattır ve Türk dünyasında özellikle Türkiye’de ve Azebaycan’da önemli bir sözlü kültür aktarımı alanıdır. Bu sanatın öncüleri, Türklerin Müslüman olmasından önce şaman, baksı, kam isimleriyle ulusal hafızayı gelenekten geleceğe aktarmış daha sonra İslam etkisiyle âşık adını almış ve kültürel bellek aktarımını sürdürmüştür. Saz, söz, ritim ve dramatizasyon; bu aktarımı sağlayan âşık icralarının vazgeçilmez dört enstrümanıdır. Âşıklar, bu icralar sırasında durağan değil aktiftir. Seyahatler yoluyla köyden köye, ilden ile, bölgeden bölgeye, ülkeden ülkeye icralarını taşımışlar; icraları yoluyla da geleneği aktarmışlardır. Gezgin âşıklar, öncelikle para ve şöhret kazanmak için seyahat ederler: aynı zamanda bir iletişim aracı ve kültür aktarıcısı işlevi görürler. Böylece sadece âşık sanatının değil ulusal sözlü kültürün verilerinin de sürekliliğini sağlamış olurlar. Bir ustayla tanışarak sanatlarını geliştirmek, rüyasında âşık olduğu kızı arayıp bulmak, bir davete icabet etmek, bir sorunu çözmek, inançlarını yaymak, bir çırağı sınamak ve bir usta tarafından sınanmak gibi sebepler de bu sanatsal seferin diğer gerekçeleridir. Bu gerekçeler arasında istenmeyen ve beklenmeyen tek sebep, sanat icrası maksadıyla seyahate mecbur edilme ve alıkonmadır. Azerbaycan’ın Göyçe bölgesinde yaşayan Ağ Âşık, sazının sözünün sağaltıcı olduğu inancıyla zorla Urum iline (Anadolu’ya) götürülmüş ve orada üç yıl alıkonulmuştur. Beklenen gerçekleşmiş, Serdar Hüseyin Paşa’nın uykusuzluk hastalığına âşığın sazı, sözü şifa olmuştur. Bu çalışmanın amacı, bu sıra dışı hikâyenin benzeri seyahate mecbur bırakılmalar olup olmadığını tespit etmek ve 19. Yüzyıldan sonra da Türkiye ve Azebaycan sahalarında âşıkların halk hekimliği işlevlerini sürdürüp sürdürmediklerini ortaya çıkarmaktır. Ayrıca halk hekimliği uygulamalarının âşığın yaşadığı yörede veya bölgede karşılık bulup bulmadığını ve halkın bu misyonu âşıklara yüklemeye devam edip etmediğini belirlemek hedeflenmiştir. Mistik güçlerle iletişim, tılsımlar oluşturma, ata ruhlarıyla irtibat gibi şaman kültüründen senkretik yolla âşık sanatına geçmiş uygulamaların olup olmadığı araştırılmıştır. Gezginliğin yaşatılmasına, geçmişten bugüne âşık sanatına ait bütün gelenek ve işlevlerin sürdürülebilirliğine dair tespit ve önerilere yer verilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Halk Bilimi (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 25 Aralık 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 27 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 25 Ekim 2023 |
Kabul Tarihi | 22 Kasım 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |