Sinemanın, bir sanat dalı olarak, yönetmenin penceresinden bir bakış açısı sunduğu için toplum üzerindeki politik ve toplumsal etkisi yadsınamaz. Sinema, sadece bir eğlence aracı olmanın ötesinde, toplumsal normları, değerleri ve ideolojileri yansıtma ve şekillendirme gücüne sahiptir. Yönetmenler, filmleri aracılığıyla izleyicilere kendi dünyalarını, düşüncelerini ve eleştirilerini sunarlar. Bu nedenle, sinema, toplumun aynası olma işlevini üstlenir ve izleyicilere farklı perspektifler kazandırır. Sinemanın ortaya çıkışıyla birlikte gelişen ve zamanla kendi içinde çeşitli türlere ayrılan bu sanat dalı, korku sineması gibi belirli türlerle de dikkat çeker. Korku sineması, başlangıçta diğer türlere göre ötekileştirilmiş ve daha az ciddiye alınmış olsa da, zaman içerisinde özellikle ideolojik olarak gençleri hedefleyerek propaganda amacıyla kullanılmaya başlanmasıyla birlikte popüler bir tür haline dönüşmüştür. Korku sineması, izleyicilerin bilinçaltındaki korkuları ve endişeleri su yüzüne çıkararak, onları hem eğlendiren hem de düşündüren bir türdür. Özellikle inançlar üzerinden ilerleyen korku sineması, toplumların inanışlarından beslenerek ürünler vermiştir. Bu tür filmler, izleyicilerin dini ve kültürel değerlerini kullanarak, onların korkularını daha da derinleştirir ve etkileyici bir anlatım sunar. Türk Sineması’nda korku türü, 2000’li yıllardan itibaren artış göstermiş ve filmler de bu bağlamda Türkiye’de yaygın inanış sistemi olan İslam’dan beslenmiştir. İslam inancında Kur’an-ı Kerim’de geçen ve kendilerinden korunmak için okunabileceği ayetler verilen cinler dışında yalnızca Allah korkusu bulunmaktadır. Dolayısıyla İslam inancından yola çıkılarak yapılan korku filmleri de korku unsuru olarak cinleri kullanmayı tercih etmiştir. Anadolu’da halk arasında cinler üzerine anlatılan efsaneler ve memoratlardan da beslenen bu filmlerde, büyü ve musallata uğrama konuları öne çıkmakla beraber korku unsuru olarak ise bu bağlamda cin kullanılmıştır. Bu filmler, izleyicilerin günlük yaşamlarında karşılaştıkları ve duydukları hikayeleri sinema perdesine taşıyarak, onların korkularını daha da somut hale getirmektedir. Bu çalışmada örneklem olarak seçilen Zebun filmi, Anadolu’nun zengin folklorik mirasını ve halk inanışlarını sinema diliyle birleştirerek, izleyicilere hem tanıdık hem de ürkütücü bir deneyim sunmaktadır. Bu tür filmler, izleyicilerin kendi kültürel köklerine dair bir farkındalık yaratırken, aynı zamanda evrensel korku temalarını da işlemektedir. Çalışmamızda bu özellikleri nedeniyle örneklem olarak alınan Zebun (2022) filminde halk inançlarının sinemaya aktarım biçimleri halkbilimi merkezli sinema incelemesi yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir.
Türk Korku Sineması halk inançları memoratlar cin halkbilimi merkezli sinema incelemesi
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türkiye Sahası Türk Halk Bilimi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 26 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 27 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 2 Haziran 2024 |
Kabul Tarihi | 6 Eylül 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 7 Sayı: 3 |