Troya (Truva) Millî Parkı,
antik Troas bölgesindeki Troia ören yeri
ve çevresindeki tarihî – kültürel dokuyu korumak amacıyla 1996 yılında
kurulmuştur. Bu yörenin –Troia başta olmak üzere- prehistorik, proto-historik,
Yunan, Helenistik ve Roma dönemleri, Schliemann’ın kazılarından itibaren bilim
adamları tarafından etraflıca araştırılmıştır. Buna karşılık, Troya çevresinin
Osmanlı arkeolojisi açısından yeterince incelendiği söylenemez. Bu nedenle, makalemizde
millî park sınırları içindeki Osmanlı yerleşimleri ve maddî kültür verilerinin
irdelenmesi amaçlanmıştır.
Tarihsel arkeolojinin bir dalı
olan İslam Arkeolojisi içinde yeni bir alt disiplin olarak gelişmeye başlayan
Osmanlı arkeolojisinin önemi; Prof.Dr. Abdülcelil Temimî, Uzi Baram ve Lynda
Carroll gibi araştırmacılar tarafından vurgulanmıştı. Üç kıtaya yayılan Osmanlı
imparatorluğunun arkeolojisi –hiç kuşkusuz- çok yönlü ve çok boyutlu bir uğraş
alanıdır. Buna karşılık Troya Millî Parkıyla sınırlanmış bir alanın Osmanlı
geçmişini, ana hatlarıyla bir makale kapsamına sığdırmak mümkün görünmektedir.
Bu bölgede kalıcı olarak 14. Yüzyıl başlarında başlayan Türk iskânı; Orhan Gâzi
devrinden itibaren Osmanlı idaresi altında gelişmiştir. 16. Yüzyıldan Osmanlı arşiv belgeleri, antik Troia harabeleri
(Hisarlık) çevresinde üç köy bulunduğunu gösterir. Bunlar Halil-ili (Halileli),
Kum Köy ve Kalafatlu (Kalafatlı) köyleridir. Hisarlık’ın kuzeybatısında sahile yakın
konumdaki Yenişehir ise antik Sigeum’un (Sigeion /Sigée) yanı başında
-muhtemelen - 17. yüzyılda kurulmuş bir
Hıristiyan köyüdür. 17. Yüzyılda Hisarlık’ın kuzeybatısında, Çanakkale
boğazının girişine Sultan IV. Mehmed’in annesi Valide Turhan Sultan tarafından
Kum Kale (Kal’a-i Sultâniye /Sultan Hisarı) ve Avrupa kıyısına Seddü’l-bahr
Kalesi yaptırılır. Vakfiye belgesinde, Valide Turhan Sultan’ın kale halkı için
bir câmi, mektep ve çifte hamam yaptırdığı da kayıtlıdır. Bu kalenin yanında
oluşan köy, Çanakkale savaşları sırasında harap olur ve köylüler Kum Köy’e (Yeni
Kumkale köyü) göç ederler. Bu sırada savaşta harap olan Kum Kale camisinin
kitabesi de Kum Köy’deki caminin minaresine yerleştirilir.
Millî parktaki Halileli
köyünde Osmanlı arkeolojisi açısından sadece mezar taşları dikkati çeker. Kalafatlı
köyüne 1928 yılında Bulgaristan’dan göçen Türkler yerleştirilmiştir. Köy bu
yıllarda yeniden kurulmuştur. Buna karşılık Çıplak Köy geç Osmanlı döneminde
kurulmuş olup; 19. Yüzyıl üslûbunda iki cepheli bir çeşmeye, bir konağa ve daha
ziyade 18.-19. yüzyıl mezar taşları bulunan tarihî mezarlığa sahiptir. Troia
harabeleri yakınındaki Tevfikiye köyü ise 19. yüzyılın sonlarında Balkanlardan
göçen Türkler için kurulmuştur. Millî park içinde Osmanlı dönemi açısından en
göze çarpan anıt, Yerkesiği’ndeki Cezayirli Hasan Paşa köşküdür. Kule ev
tarzındaki köşk; Hasan Paşa çiftliğinin köşesinde yer alıyordu. Çiftliğin diğer
binaları yıkılmıştır. Köşkün yakınından geçerek Beşik Sivri Tepe’nin
güneyindeki Hanım Değirmeni’ne su
sağlayan kanalı ve değirmeni de Hasan Paşa’nın yaptırdığı kabul edilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Turizm (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Şubat 2019 |
Gönderilme Tarihi | 13 Ocak 2019 |
Kabul Tarihi | 1 Mart 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 3 Sayı: 1 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.