Öz
Günümüz uluslararası ilişkiler sisteminde enerji -özellikle de petrol ve doğal gaz-ülkeler açısından üzerinde tartışılan en önemli konular arasında yer almaktadır. Bu iki önemli enerji kaynağına sahip ülkeler, emperyalist küresel enerji aktörlerinin hedefi olabilmekte ve onlara karşı savunmasız durumda kalabilmektedirler. Dünyada petrol ve doğal gaz rezervleri açısından öne çıkan bölgelerden biri de Orta Asya olup, burada yer alan ülkeler sözü edilen risklerle karşı karşıya bulunmaktadırlar. Bu noktada bölge ülkeleri için temel öncelik; Irak, İran ve Venezuela gibi küresel güçlerin hedefi haline gelmiş ülkelerden ders çıkarmak suretiyle kendilerini bu yarıştan olabildiğince korumak ve mevcutlarında olan enerji potansiyelini en yüksek refah ve gelir düzleminde değerlendirebilmektir. Son dönemlerde gerek Karadeniz ve Akdeniz’de Türkiye’nin petrol ve doğal gaz arama çalışmaları gerekse Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan savaşla gündemin üst sıralarına yükselen enerji konusu, bölgesel ve küresel ilişkileri yeniden belirlemede temel unsur olarak öne çıkmaktadır. Bu noktada Orta Asya’da yer alan Türk kökenli ülkelerle Türkiye arasındaki ilişkileri daha ileri noktalara taşımada da enerji önemli bir faktör olarak görülebilir. Türk devletleri arasındaki bütünleştirici unsurun “enerji” olabileceği temel varsayımından hareketle hazırlanan çalışmada, enerji iş birliğinin küresel rekabeti sınırlandırabilme potansiyeline odaklanılmaktadır.