Sovyetlerin dağılması sonrası oluşan tek kutuplu yeni düzeni sonrasında 11 Eylül saldırıları ve Kovid-19 salgını dünya üzerinde derin etkiler yaratan iki önemli olay olarak sahneye çıkmıştır.11 Eylül saldırıları, 21 yüzyılda geniş bir coğrafyada uluslararası müdahaleleri terörle mücadele şemsiyesi altında elverişli kılarken, pek çok açıdan yeni bir dönüşümün nirengisi olmuştur. Kısa sürede tüm dünyayı sıhhi, sosyo-kültürel, ekonomik ve siyasi yönlerden etkisi altına alan Kovid-19 salgını da, bölgesel güç hiyerarşilerinin yaratıldığı bu son dönemde biyolojik bir afet olarak farklı boyutlarda yeni bir dönüşümün nirengisi olmak yönünde ipuçları barındırmaktadır. Biyolojik bir afet olarak salgınlarla mücadelede devlet sağlık teşekkülleri ile sıhhi yönden mücadele ederken kolluk kuvvetleri ile de önleyici tedbirlere başvurmaktadır. Meşru zor tekeline sahip olan devletin en görünür aygıtlarından olan kolluğun güç kullanımı, biyolojik afet yönetimi sürecinde, devletin meşruiyetinin devamında olduğu kadar toplumun da birbiri ile kenetlenerek ulus paydasında bütünleşmesinde önemli bir test niteliğindedir. Bu çalışmada Kovid-19 salgını ile mücadele sürecinde devletin salgın kaynaklı kriz yönetiminde etkin bir aktörü olan jandarmanın rolü ve güç kullanma eğilimi, son dönemde popülerlik kazanan sert güç, yumuşak güç ve panoptik güç uygulama örnekleri üzerinden ele alınarak değerlendirilecek ve önerilerde bulunulacaktır
Panoptik Güç Yumuşak Güç Sert Güç Kovid-19 Salgını Afet Yönetimi
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kamu Yönetimi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2021 |
Gönderilme Tarihi | 1 Kasım 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 2. Uluslararası Güvenlik Kongresi Özel Sayısı |