Klasik tasavvuf terimleri hicrî III./mîlâdî IX. yüzyılda Bağdat’ta yaşayan sûfîlerin çabaları sonucu gelişme göstermiştir. Bu terimler iki başlık altında ele alınabilir: Zâhire yönelik terimler ve bâtına yönelik terimler. Bağdatlı sûfîler bu ikinci tip terimleri birinciler temeline dayandırmışlardır. Zâhire yönelik terimler, tevhid îtikadı, hırka giymek ve semâ gibi unsurları içerir. Dînin tüm zâhirî unsurları yanında, bâtınî hayata yönelik zâhirî uygulamaları da içine alır. Bâtına yönelik terimler ise daha çok insan iç dünyâsı ile alâkalı terimlerdir. Bunlar sûfîlerin mânevî tevhîde giden yolda subjektif yaşantılarının ürünü olarak ortaya konulan terimlerdir. Bunlar vecd, sekr, sahv, fenâ, beka, mehabbet ve mârifettir. Birinci tür terimlerden tevhid îtikadı, son noktada mânevî bir tevhid idrâkine dönüşmekte, bu iki durum arasında tüm zâhirî unsurlar bâtınî unsurlara temel oluşturmaktadır. Örnek olarak zâhirî unsur olan semâın vecde ve diğer hâllere götürmesi verilebilir. Sekre ağırlık veren sûfîlerin mehabbete, sahva ağırlık veren sûfîlerin mârifete daha çok vurgu yaptıkları bazı farklılıklara da rastlanır. Bu tür farklılıklara rağmen bu terminolojik zemin, şerîatin objektif temeli üzerinde yükselen subjektif mistik terminolojinin orijinal örneklerini sunmaktadır.
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Ocak 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 6 Sayı: 11 |