Birbirinin zıddı olarak sünnet ve bid’at kavramlarının
mahiyetleri ve kapsam alanları geçmişte olduğu gibi bu gün de önemini
korumaktadır. Şâfiî gibi bazı âlimler sünnetin alanını daralttıkları için
bid’atın alanını genişletmek zorunda kalmışlardır. Ancak bu durumda tüm
sünnetler övülmekle beraber tüm bid’atlar yerilemeyeceği için sünnet-bid’at
zıtlığı tam olarak oluşamamaktadır. Zira bid’atı geniş kapsamlı olarak tarif edenlere
göre bid’at, genel anlamda bid’at-ı hasene ve bid’at-ı seyyie diye iki kısıma
ayrılmaktadır. Sünnetin ise seyyiesi yoktur. Bilakis mutlak olarak hasenedir.
Şâtıbî gibi bazı âlimler ise bid’atın alanını
daraltmakla beraber zıddı olan sünnetin alanını yeterince genişletememişlerdir.
Zira öncekilerin bid’at-ı hasene dedikleri bazı hususlar için sünnet kavramı
yerine maslahat-ı mürsele gibi başka kavramlar kullanmışlardır. Bu şekilde
onlara göre de birbirinin zıddı olan sünnet-bid’at kavramları arasında
eskilerin tabiriyle vasıta denilen bir boşluk oluşmaktadır. Hâlbuki zıtlar,
aralarında boşluk kabul etmezler.
Üstelik mahiyet ve kapsam olarak sünnet ve bid’attan
ayrı olarak değerlendirilmesi gereken geleneği bid’atla karıştırmışlardır.
Örneğin geleneğin iki kısmından biri olan sünnet-i hasene (güzel çığır/gelenek)
kapsamına giren mevlid kutlamasını bid’at olarak görmüşlerdir. Hâlbuki sünnet
olarak addedilmedikçe bu tür uygulamaları Hz. Peygamber’den sonra ihdas
edildiği için bid’at kategorisine sokmak doğru gözükmemektedir.
Bu
çalışmada her iki grubun tanımlarındaki mezkûr eksiklikler göz önünde
bulundurularak ve sünnet-bid’at-gelenek üçlüsünün arasını ayıran hassas
çizgilere riayet edilerek birbirinin zıddı olan sünnet ve bid’at’ın mahiyetini
doğru olarak ortaya çıkarmak gayesiyle yeni tanımlar yapılmıştır. Üstelik bu
kavramları tanımlamak için keşmekeş ifadeler yerine konu ile ilgili hadisler
merkeze alınarak daha basit ifadeler kullanılmıştır. Böylelikle Hz.
Peygamber’in hadislerinde kullanılan sünnet ve bid’at kavramlarının mahiyeti,
hem sade ve anlaşılabilir bir üslupla ifade edilmeye hem de kaynaklarından
uzaklaşmadan orijinal bir şekilde ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 14 Ocak 2018 |
Kabul Tarihi | 15 Ekim 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 7 Sayı: 13 |