İslam inancına göre vahyin insanlara ulaşması ve onları sorumlu tutmasının en mühim ve birinci nedeni insanın akleden bir varlık olmasıdır. İnsan, hayvanlardan farklı olarak akıl ve şuur sayesinde mahiyet olarak imtiyaz kazanmıştır. Aklın ve şuurun gereği olarak davranışlarını seçebilmiş ve fiillerinde ihtiyar sahibi olmuştur. Tüm kutsal kitaplar ve dinler insanın iradeli ve mükellef varlık oluşu üzerinde ittifak etmişlerdir. Zira sorumsuz ve iradesiz insan anlayışı Tanrı’yla olan bağın kesilmesine ve bireyin sorumlu kul statüsünden çıkmasına yol açmaktadır. Tarihte olduğu gibi bugün de insanın irade ve fiillerinde hür olması yönünü göz ardı eden gruplar ve ekoller olmuştur. Nitekim ilk dönemler için Cebriye ekolündeki insanın iradeli ve tercihlerinde hür olduğunu reddetme durumu tarihte kalmamış modern zamanda da farklı gerekçe ve başka versiyonlarla kendini göstermiştir. Günümüzde ise determinizm ve özellikle de genetik determinizm (genetik paradigma) anlayışı yeni bir Cebriye (Neocebrizm) sûretinde görünmekte ve bilime dayandığını iddia ederek insan iradesini reddetmektedir. Böylece insanı bir otomat varlık olarak görüp ilâhi vahyi ve insanın ona muhatap oluşunu kabul etmemektedir. Çalışmamızda dinin temel ilkeleriyle çelişen bu modern anlayış, İslam kelamı açısından incelenerek bilimsel gerçeklik değeri ve sosyolojik sonuçları tespit edilmeye çalışılacaktır.
According to the Islamic belief, the most important and primary reason for the revelation to reach people and hold them accountable is that man is a rational being. Man, unlike animals, has gained privilege as a nature thanks to reason and consciousness. He has been able to choose his actions as a requirement of reason and consciousness and has become a freewill in his actions. All holy books and religions have agreed on the will and responsibility of human beings. Because the understanding of irresponsible and willless human leads to severing the ties with God and leaving the individual from the status of responsible servant. As in the past, there have been groups and ecoles that ignore the aspect of human being free in his will and actions. As a matter of fact, for the early periods, the rejection that the people in the Cebriye ecole have willpower and freedom in their choices did not remain in history, but also manifested itself with different reasons and other versions in modern times. Today, however, determinism, and especially the understanding of genetic determinism (genetic paradigm), appears in the form of a new Neocebrism and rejects human will, claiming that it is based on science. Thus, it sees man as an automaton and does not accept divine revelation and man's dealing with him. In our study, this modern understanding, which contradicts the basic principles of religion, will be examined in terms of Islamic theology, and its scientific reality value and sociological results will be determined.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 18 Temmuz 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 17 Temmuz 2022 |
Kabul Tarihi | 13 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 11 Sayı: 22 |