The North Caucasus, known as the continuation of the Central Asian steppes and located in the center of the territories extending into Europe, is often used as a transit point and asylum zone and is of strategic importance in this sense, undoubtedly appears as an important region as Central Asia for the Turkish tribes and communities. The fact that there have been continuous struggles for dominance in this region between Turkish communities or tribes in this region, which have been mentioned from the first periods of history to the present days, also demonstrates this situation. The territory of Dagestan constitutes one of the most important regions of this magnificent geography, which acts as a gateway in the sense of reaching Asia and Europe. The Republic of Chechnya in the west, the Republic of Kalmykia in the north, the Stavropol Krai in the northwest, the Republic of Azerbaijan in the south, and the Republic of Dagestan, which borders Georgia in the southwest, occupies an important place in the history of the North Caucasus. It is better understood how important the territory of Dagestan, located in the east of the North Caucasus, is when we take into account the diversity of peoples living in the region today. As mentioned above, one of the nationalities that are influential in the rich historical and cultural structure of this region is the Turkish tribes or communities. In this context, we think that the Turkish dominance in the region should be examined in three stages, starting from the Scythians to the Huns, from the Huns to the Khazars, and finally from the Uzes to the Cuman-Kipchaks periods. Starting from B.C. VII., the century XIII. within the subject of our article, it is seen that the dominions of various Turkish tribes and communities in the North Caucasus in general and in Dagestan and its surroundings in particular have left deep traces in the history of the region up to the present day. Although these deep traces can be seen even today, these traces are often encountered, especially in place names in the region.
The Turkish tribe or community that has left the most lasting impact on the region by penetrating the territory of Dagestan is undoubtedly the Cuman-Kipchaks. The fact that they are the Turkish community that has penetrated the geography of Dagestan for the last time is actually the only reason for this effect. As will be mentioned in the article, we can state that this effect is especially seen on the Kumuks living in Dagestan today. Cuman-Kipchaks domination were started the beginning of the XII. century in the steppes, mountain fronts and sometimes mountain foothills regions of Dagestan and they were among the important actors of Dagestan ın the period leading up to the appearance of the Mongols ın the region, Cuman Kipchaks its surroundings for about a hundred and fifteen years. We can also easily state that the Cuman-Kipchaks left their own material items in the region during this time. As a beginning in this article, the dominions of the Turkish tribes or communities in Dagestan and the surrounding lands from the Scythians to the Cuman-Kipchaks and it will be clarified that Cuman-Kipchaks were seen for the first time in the North Caucasus and on the territory of Dagestan. Immediately after these issues mentioned, information was given about the Kuman-Kipchak group, which was called the Derbent Kuman-Kipchaks by the Georgian chronicles, and their areas of domination and settlement and at least for a while, they took over the sovereignty in the Emirate of Derbent and with the arrival of the Mongols in the region, the Kuman-Kipchak domination ended throughout the North Caucasus. After this event, it will be explained that the Cuman-Kipchaks contributed to the ethnic formation of the Kumuks. Finally, within the scope of the traces left by the Cuman-Kipchaks in the region, information will be given about some place names, some tombs and kurgans and stone statues left by them.
Dagestan Emirate of Derbent Cuman-Kipchaks Kurgan Tomb Stone Statue.
Orta Asya bozkırlarının devamı olarak bilinen ve Avrupa içlerine kadar uzanan toprakların merkezinde, genellikle geçiş noktası ve sığınma bölgesi olarak kullanılan ve bu anlamda stratejik öneme haiz olan Kuzey Kafkasya, Türk kavimleri ve toplulukları için hiç şüphesiz Orta Asya kadar önemli bir bölge olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarihin ilk dönemlerinden günümüze kadar geçen süre içerisinde sözü edilen bu bölgede sürekli olarak Türk toplulukları ya da kavimleri arasında bu bölgede hakimiyet mücadelelerin yaşanması da bu durumu gözler önüne sermektedir. Asya ve Avrupa’ya ulaşma anlamında bir kapı vazifesi gören bu mümbit coğrafyanın en önemli bölgelerinden birisini Dağıstan toprakları oluşturmaktadır. Batıda Çeçenistan Cumhuriyeti, kuzeyde Kalmukya Cumhuriyeti, kuzeybatıda Stavropol Krayı, güneyde Azerbaycan Cumhuriyeti, güneybatıda ise Gürcistan ile sınırdaş olan Dağıstan Cumhuriyeti, Kuzey Kafkasya tarihi içerisinde önemli bir yerde bulunmaktadır. Kuzey Kafkasya’nın doğusunda bulunan Dağıstan topraklarının ne denli önemli olduğu günümüzde bölgede yaşayan halkların çeşitliliğini göz önüne getirdiğimizde daha iyi anlaşılmaktadır. Yukarıda da bahsedildiği gibi sözü edilen bu bölgenin zengin tarihî ve kültür yapısında etkili olan milletlerden birisi de Türklerdir. Bu bağlamda bölgedeki Türk hakimiyetinin İskitler’den başlayarak Hunlara kadar, Hunlardan Hazarlar’a kadar ve son olarak Uzlardan Kuman-Kıpçaklara kadar olan dönemler altında üç aşamalı olarak incelenmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Milattan Önce VII. yüzyıldan başlayarak, makalemizin konusu dahilinde XIII. yüzyıla kadar çeşitli Türk kavim ve topluluklarının genel anlamda Kuzey Kafkasya’da özel olarak ise Dağıstan ve çevresindeki hakimiyetlerinin bölgenin tarihinde derin izler bıraktığı görülmektedir. Bu derin izler günümüzde dahi görülmekle beraber bu izler özellikle bölgedeki yer isimlerinde sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.
Dağıstan topraklarına nüfuz ederek bölgede en kalıcı etkiyi bırakan Türk topluluğu ise hiç şüphesiz ki Türk halkları arasında katalizör boy olarak bilinen Kuman-Kıpçaklardır. Bu etkinin yegâne sebebi ise bize göre Kuman-Kıpçakların, XIII. yüzyıla kadar Dağıstan coğrafyasına en son nüfuz etmiş olan Türk topluluğu olmasıdır. Makalede de bahsedileceği üzere bu etkinin özellikle günümüzde Dağıstan’da yaşamakta olan Kumuklar üzerinde görüldüğü ifade edebiliriz. Kuman-Kıpçakların Dağıstan’ın bozkır, dağ önü ve zaman zaman dağ etekleri bölgelerindeki hakimiyetlerinin XII. yüzyılın başında başladığını göz önüne getirilirse, onların Moğolların bölgede görülmelerine kadar geçen süre içerisinde yani yaklaşık yüz on beş sene Dağıstan ve çevresinin önemli aktörleri arasında yer aldıklarını ve bu bağlamda bu süre zarfında bölgede kendilerine ait maddi ögeler bıraktıklarını da rahatlıkla ifade edebiliriz. Bu makalede başlangıç olarak İskitlerden itibaren Kuman-Kıpçaklara kadar Dağıstan ve çevresindeki topraklardaki Türk kavimlerinin ya da topluluklarının hakimiyetleri ve Kuman-Kıpçakların Kuzey Kafkasya’da ve Dağıstan topraklarında ilk kez görülmeleri açıklığa kavuşturulacaktır. Sözü edilen bu konulardan hemen sonra ise Gürcü kronikleri tarafından Derbent Kuman-Kıpçakları olarak isimlendirilen Kuman-Kıpçak grubu hakkında bilgiler verilerek onların hakimiyet ve yerleşme sahaları, bir süre de olsa Derbent Emirliği’nde hakimiyeti ellerine geçirmeleri ve Moğolların bölgeye gelişleri ile birlikte Kuzey Kafkasya genelinde Kuman-Kıpçak hakimiyetinin son bulmasının yanında Kuman-Kıpçakların gerçekleşen bu olay sonrasında Kumukların etnik oluşumlarına katkıda bulunmasından bahsedilecektir. Son olarak ise Kuman-Kıpçakların bölgede bıraktıkları izler kapsamında onlardan kalan bazı yer isimleri, bazı mezarlar ve kurganlar ile taş heykeller hakkında bilgiler verilecektir.
Dağıstan Derbent Emirliği Kuman-Kıpçaklar Kurgan Mezar Taş Heykel.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Halkları ve Toplulukları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Temmuz 2024 |
Gönderilme Tarihi | 6 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 23 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |