Afganistan, Orta Asya’ya olan sınırı nedeniyle Çarlık Rusya’sı ve Sovyetler Birliği’nin dış politikası ve güvenlik önceliklerinde her zaman ayrıcalıklı bir yere sahip olmuştur. Bilindiği üzere Afganistan, 19. yüzyılda Britanya İmparatorluğu ile Çarlık Rusya’sı arasında “Büyük Oyun” adıyla anılan rekabet ve nüfuz mücadelesinin yaşandığı bölgelerden biri olmuştur. Çarlık Rusya’sı ve Britanya İmparatorluğu yaşanan bu nüfuz mücadelesinin yıkıcı bir hal almaması için o Afganistan’ın iki devlet arasında tampon bir bölge olarak kalmasını en uygun yol olarak görmüşler ve bu konuda uzlaşmışlardır. Bu rekabet Çarlık Rusyası’nın en büyük korkularından birisi olan güneyden gelecek saldırılara açık olma tehlikesini arttırdığı Çarlık bu konuya oldukça temkinli bir şekilde yaklaşmış ve bu korkuyu halefi olan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne (SSCB) de miras bırakmıştır. Çarlık Rusya’sı ve SSCB’nin bu hassasiyetinin uluslararası alanda önemli yansımaları olmuştur. 1920’li yıllarda Orta Asya’da Bolşevik idaresine karşı bir tepki olarak başlayan Basmacı İsyanı bu korkuyu daha da kronik bir hale getirmiştir. Bu yüzden SSCB, Orta Asya’nın elinden çıkmaması için bir an önce Basmacı İsyanı’nı sonlandırmaya çalışmıştır. Tüm mali, idari ve askeri kaynaklarını bu sorunla mücadeleye tahsis etmiştir. Çünkü Basmacılar Orta Asya’daki Sovyet hedeflerine saldırılar yaptıktan sonra Kızılordu’nun takibinden kurtulmak için Ceyhun (Amu Derya) Nehri’ni geçerek Afganistan topraklarına sığınıyorlardı. Basmacıların bu eylemlerini sonlandırmak için Sovyet idaresi, sınırda yer alan Orta Tugay adasının hükümranlığı ile ilgili sorunu koz olarak karar vermiştir. Orta Tugay adası, Ceyhun nehri yaz kuraklığı nedeniyle kuruduğu zaman Afganistan toprakları ile birleşiyordu. Afganistan, bu durumdan kaynaklanan ihtilafı başarılı bir şekilde uluslararası kamuoyuna taşımıştır. Afganistan’a karşı takınılacak saldırgan bir tutumun aleyhine olacağını gören SSCB yönetimi bu yüzden adanın hükümranlığı konusu Afganistan’ın Basmacılara verdiği desteğin sonlandırılması için pazarlık malzemesi haline getirmeye karar vermiştir. Bu kapsamda SSCB, adanın Afganistan’a geri verilmesine karşılık olarak Basmacılara verilen desteğin kesilmesini talep etmiştir. Bu istek Afgan tarafınca kabul edilmiştir. Sovyetler Birliği Afganistan’a taviz vermiş gibi görünse de taktiksel açıdan kazançlı çıkmıştır. Uluslararası barışın tesisi için çalışan bir güç olduğunu ve hiçbir devletten irredentist talepleri olmadığı iddiasında olan Sovyetler bu olayı kendi propaganda amaçları için kullanma yoluna gitmiştir. Bu hamle sonucunda Afganistan’daki lojistik desteği kesilen Basmacı Hareketi Orta Asya’da marjinalleştirilmiş ve 1930’a doğru tamamen bastırılmıştır. 1920’li yılların ortalarında, Sovyet-Afgan sınır anlaşmazlığı ve iki ülke sınırını çizen Ceyhun (Amu Derya) ırmağı üzerindeki Orta Tugay (Urta Tugai) adasının hükümranlığı konusunda yaşanan anlaşmazlık Basmacı İsyanı ile de birleşince, uluslararası gündemi işgal eden konulardan biri olmuştur. Adanın hükümranlığı konusundaki anlaşmazlık 1895 yılında ortaya çıkmıştır.
-
-
-
Because of its borders with Central Asia, Afghanistan has always had a privileged position in the foreign policy and security priorities of the Tsarist Russia and the Soviet Union. As it is known, Afghanistan became one of the regions where the rivalry and influence struggle between the British Empire and Tsarist Russia, known as the Great Game, took place in the 19th century. Tsarist Russia and the British Empire considered that Afghanistan to remain as a buffer zone between the two states as the most appropriate way to prevent this struggle of influence from becoming destructive. Because that rivalry increased the danger of being open to intrusion from the south, which was one of the biggest fears of Tsarist Russia, take the Great Game issue very seriously. Tsarist Russia left that fear of “invaders from south” to its successor, the Union of Soviet Socialist Republics (USSR). Tsarist Russia’s and the USSR’s that priority had important reflections in the international arena. The Basmachi Uprising, which started as a reaction against the Bolshevik rule in Central Asia in the 1920s, made this fear even more chronic. Therefore, the USSR tried to supress the Basmachi Revolt as soon as possible so that Central Asia would not be out of her control. In order to quit the Basmachi Uprising, the USSR has allocated all its financial, administrative and military resources to the fight against Basmachis. Because whenever the Basmachis attacked the Soviet targets in Central Asia, they took refuge in Afghanistan by crossing the Ceyhun (Amu Derya) River to avoid the pursuit of the Red Army. In order to end these actions of the Basmachis, the Soviet administration decided use the sovereignty problem of the Urtha Tugai island which was located on the joint border. The island of Urtha Tugai merged with the territory of Afghanistan when the Ceyhun river dried up due to summer drought. Afghanistan has successfully brought the conflict arising from this situation to the international public arena. Realizing that an aggressive attitude towards Afghanistan would be against her, the USSR administration therefore decided to make the issue of sovereignty of the island a bargaining chip for the termination of Afghanistan's support to the Basmachis. In this context, the USSR demanded that the support given to the Basmachis would be quit in order to return the island to Afghanistan. This request was accepted by the Afghan side. Although the Soviet Union seemed to have made concessions to Afghanistan, she was tactically victorious. Claiming that the USSR was a peacefull state, working for the establishment of just international order and peace and that they had no irredentist demands from any state, the Soviets tried to use this event for their own propaganda campaigns. As a result of this policy, the Basmachi Uprising, whose logistical support in Afghanistan was cut off, was marginalized in Central Asia and completely suppressed towards 1930’s. In the mid-1920s, the Soviet-Afghan border dispute and the dispute over the sovereignty of the Urta Tugai island on the Ceyhun river, which drew the border of the two countries, combined with the Basmachi Uprising, became one of the main issues occupying the international agenda. The dispute over the sovereignty of the island first arose in 1895.
-
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Proje Numarası | - |
Yayımlanma Tarihi | 20 Ocak 2022 |
Gönderilme Tarihi | 4 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |