Abbâsî hilâfeti zamanında tesis edilen Nekâbet teşkilatı ya da bir diğer ismi ile Nakîbu’n-Nukabâ sistemi, Abbâsîlerin sukûtundan sonra da İslâm dünyasında varlığını devam ettiren kurumlardandır. Nakîbu’n-Nukabâ, seyyid soyundan gelen şahsiyetleri ortaya çıkarma vazifesi ile tesis edilmiş bir kurumdur. Moğol istilası ile Abbâsî devletinin ortadan kaldırılması, bu devlete bağlı Nakîbu’n-Nukabâ gibi bazı kurumların da bir dönem işlevsiz kalmasına sebep olmuştur. İslâm toplumu üzerinde derin bir etkiye sahip olan bu kurumun önemi fark eden İlhanlılar, Moğol İstilasının Ön Asya’ya getirdiği diğer yıkıcı etkileri ortadan kaldırmak istedikleri gibi Abbâsîler yıkılışı ile son bulan Nakîbu’n-Nukabâ sistemini de yeniden tesis etmeye gayret etmişlerdir. İlhanlı devletinin hâkimiyet döneminde seyyidlere ve nekâbet sistemine oldukça önem atfedilği bilinmektedir. Cengiz Han döneminden itibaren Moğol yöneticilerinin İslâm coğrafyalarında seyyidlerin ve nakîblerin özel konumunu fark ettiklerini görmekteyiz. Cengiz Han’ın onları vergiden muaf tutmuş ve bu uygulama Möngke Kaan zamanında da devam etmiştir. Bu ilginin İlhan Hülegü zamanından başlayarak İlhanlıların yıkılışına kadar devam etmesi dikkate değer bir husustur. Muhakkak ki seyyidlere ve naîblere gösteilen bu yoğun teveccühün sebebi İlhanlıların hâkim oldukları coğrafyada sosyal ve siyasî anlamda seyyidlerin ve nakîblerin etkili olmasından kaynaklanmaktadır. Bu durumdan Hülegü döneminden itibaren haberdar olan İlhanlı devletinin hükümdarları ve üst düzey bürokratları seyyidlerin ve nakîblerin desteğini almaya çalışmışlardır. Ayrıca Abbâsî ve Memlûklular gibi Sünnî yönetimlerin Ön Asya’da İlhanlı varlığına karşı direnç göstermesi, İlhanlıları İran ve Irak coğrafyalarında Şiî inancına mensup seyyid ve nakîbler ile ortak hareket etmeye yönlendirmiştir. İlhan Hülegü ile başlayan bu ilgi İlhan Abaka döneminde de devam etmiş, bu dönemde seyyid ve nakîbler sadece Nakîbu’n-Nukabâ sistemi içerisinde kalmamış, onlara malî ve idarî görevler de verilmiştir. Ahmed Teküdâr’ın İslamiyet’i kabul etmesi ise seyyid ve nakîblerin konumunu iyice güçlendirmiştir. İlhan Argun her ne kadar Müslüman kökenli bürokratlara karşı tepkili olsa da hükümdarlığı sırasında seyyidlere özel bir ihtiram göstermiş hatta onların gasp edilen haklarını dahi iade etmiştir. Hatta İlhan Argun zamanında özellikle Fars bölgesinde seyyidlerin ve nakîblerin idarî görevlere atandığını görmekteyiz. Seyyidler ve nakîbler için İlhanlı ülkesinde en parlak dönem ise Gâzân Mahmûd Han’ın İslâmiyet’i kabul etmesi ile başlamaktadır. Gâzân Han, onlara kendinden önceki İlhanlı hükümdarların daha fazla ilgi göstermiş, onlar için seyyid soyundan gelenlerin her türlü malî ve idarî işlerinin görüldüğü Dâru’s-Sayyede adı verilen kurumlar ve dîvân sistemi teşkil edilmiştir. Ebû Sa‘îd Bahadır Han ve Ölceytü Han döneminde seyyidlerin ve nakîblerin saygı görmeye devam ettiklerini söyleyebiliriz. Ebû Sa‘îd Bahadır Han ve Ölceytü Han zamanında seyyidlerin ve nakîblerin siyasî ve idarî görevlerde bulunmaları onların İlhanlı ülkesi içerisindeki etkisinin bir göstergesi niteliğindedir. Bu bağlamda çalışmamızda İlhanlılar zamanında Nakîbu’n-Nukabâ kurumunu ve ehl-i beyt soyundan gelen seyyidlerin durumunu detaylı bir şekilde aktarmaya çalışacağız.
İlginiz için teşekkür ederim. iyi çalışmalar dilerim.
The Nekâbet organization or the Nakîbu'n-Nukabâ system, which was established during the Abbasid caliphate, is one of the institutions that continued its existence in the Islamic world after the cessation of the Abbasids. Nakîbu’n-Nukabâ is an institution established with the task of revealing the personalities of the Sayyid lineage. The destruction of the Abbasid state with the Mongol invasion caused some institutions such as Nakîbu’n-Nukabâ, which were affiliated to this state, to become dysfunctional for a while. Realizing the importance of this institution, which had a profound effect on the Islamic society, the Ilkhanate tried to re-establish the Nakîbu’n-Nukabâ system, which ended with the collapse of the Abbasids, as they wanted to eliminate the other destructive effects brought by the Mongol Invasion to Asia Minor. It is known that during the reign of the Ilkhanid state, a great deal of importance was attached to the sayyids and the naqabet system. From the time of Genghis Khan, we see that Mongol rulers realized the special position of sayyids and naqibs in Islamic geographies. Genghis Khan exempted them from tax and this practice continued in the time of Möngke Kaan. It is noteworthy that this interest started from the time of İlhan Hülegü and continued until the collapse of the Ilkhanids. Undoubtedly, the reason for this intense favor shown to sayyids and naibs stems from the influence of sayyids and naqibs in the geography where Ilkhanids dominate socially and politically. The rulers and senior bureaucrats of the Ilkhanid state, who were aware of this situation since the Hülegü period, tried to get the support of sayyids and naqibs. In addition, the resistance of Sunni administrations such as Abbasids and Mamluks to the presence of Ilkhanate in Asia Minor led the Ilkhanids to act together with the sayyids and naqibs belonging to the Shiite faith in the geographies of Iran and Iraq. This interest, which started with İlhan Hülegü, continued in the period of İlhan Abaka, and in this period, sayyids and nakîbs were not only included in the Nakîbu’n-Nukabâ system, but also financial and administrative duties were given to them. Ahmed Teküdar's conversion to Islam strengthened the position of sayyids and naqibs. Although İlhan Argun was against the bureaucrats of Muslim origin, he showed special respect to the sayyids during his reign and even restored their usurped rights. Even in the time of İlhan Argun, we see that sayyids and naqibs were appointed to administrative duties, especially in the Fars region. For the sayyids and naqibs, the brightest period in the Ilkhanid country begins with the conversion of Ghazan Mahmud Khan to Islam. Ghazan Khan showed more interest to them than the Ilkhanid rulers before him, and the institutions called Daru's-Sayyede and the divan system were established for them, where all kinds of financial and administrative affairs of the descendants of the sayyid were handled. We can say that sayyids and naqibs continued to be respected during the reigns of Abu Sa'id Bahadır Khan and Ölceytü Khan. The fact that sayyids and naqibs held political and administrative duties during the reign of Abu Sa'id Bahadır Khan and Ölceytü Khan is an indicator of their influence in the Ilkhanid country. In this context, in our study, we will try to convey in detail the Nakîbu’n-Nukabâ institution and the situation of the sayyids who came from the Ahl-i Beyt lineage during the Ilkhanate period.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Ekim 2023 |
Gönderilme Tarihi | 24 Mayıs 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN 100. YILI ÖZEL SAYISI |