Anadolu pek çok medeniyetin sanatsal ve kültürel zenginliğinin mirasçısı olan özel bir coğrafyadır. Yerleşim tarihinin bu denli köklü olduğu bir coğrafyada birinci tarihi vesika olarak kabul edilen mezar taşları, tarihi kentleri adeta açık hava müzesine dönüştüren, farklı kültürler ve inanışlar ile pek çok bilginin günümüze ulaşmış temsilcileridir. Mezar, mezarlık kültürünün gelişmesinde dini inanış, kültürel ortam, ata ve yas kültürü, devrin sanatsal ve estetik zevkleri gibi dinamikler etkili olmuştur. Bir milletin tapu senedi ve birincil tarihi vesikası niteliğinde olan mezar taşları, ölen kişinin kimlik ve tarihi bilgisi dışında yaşam öyküsü, mesleki özellikleri gibi pek çok kodu da içerisinde barındırması açısından son derece kıymetlidir. Geç Osmanlı Dönemine ait olan mezar taşları aynı zamanda, dönemin estetik ve sanatsal zevkinin somutlaştığı somut kültürel eserler olmasının yanı sıra, bölgenin tarihsel sosyolojisi, idari ve askeri yönetimi konusunda da arşiv belgelerinin dışında veri sunan tarihi birer zenginliği olarak günümüze ulaşmıştır. İç ve Orta Asya’da köklü bir Türk geleneği olan ölen askerler adına mezar taşı dikilmesi, çalışma konumuz olan asker mezar taşlarına gösterilen benzer sanatsal ve estetik yaklaşımların, Anadolu’nun Türkleşme süreciyle başlamış ve Geç Osmanlı dönemine kadar süren kadar bir uzantısı olarak kabul edilebilir ki bu da bize birikimli ilerleyen Türk sanatın adeta yüzyıllar ve farklı coğrafyalar arasından kayıp giden bir anlayışın simgesi olarak yorumlanabileceğini gözler önüne sermektedir.
Mezar taşları kitabeleri ile yazılı belge niteliğinde olup ölen kişinin kimlik bilgisi, ölüm tarihi, secere bilgisi, meslek bilgileri gibi pek çok veriyi de bünyesinde bulunduran sanat eserleridir. Bu çalışma Sanat Tarihi alanında, Osmanlı Dönemi Mezar taşlarını konu alan ve daha önce üzerine çalışma yapılmamış özgün nitelikte bir araştırma makalesidir. Çalışmanın başlıca gayesi araştırma etik kurallarına bağlı kalınarak Osmanlı Mezar taşı çalışmalarına katkı sunup bir yenisini kazandırmak ve bölge deki kültür varlıklarını kayıt altına almaktır. Milli kültür varlıklarımız içerisinde son derece önemli olan mezar taşlarının bilimsel bakış açısıyla değerlendirilmesi, zamanla insan ve tabiat karşısında direnci zayıf olan bu tarihi eserlerin kayıt altına alınarak gelecek nesillere bırakılmasıdır.
Bu çalışmanın kapsam ve sınırlılığını Anadolu kentleri arasında kadim bir tarihe sahip Mardin- Nusaybin ilçesinde “ Hamidiye Şehitliği” olarak anılan mezarlık alanının da bulunan ve Hamidiye Alay Beylerine ait iki sandukalı mezar taşı oluşturmaktadır. Mezarlık alanı incelenmiş ve çalışmaya dâhil edilen iki askere ait mezar taşı adeta soyut heykel niteliğinde plastik etkiye sahip olmasının yanı sıra süsleme özelliklerinin ve kitabe metinlerinin nüans oluşturması sebebiyle çalışmaya dahil edilmiştir. Ayrıntılı arazi çalışması yapılmış olan mezar taşları sanat tarihi disiplini içerisinde ki bilimsel yol perspektifinde ölçüleri alınmış, çizimleri yapılmış, kitabe metinleri okunmuştur. Çalışmanın başlıca amacı, daha önce hiçbir bilimsel çalışmaya konu edilmemiş, Geç Osmanlı Dönemine ait olan ve askeri kimlik tespitleri kitabelerinden yapılan mezar taşlarının, Anadolu ve Anadolu dışı örnekleri ile mukayesesi yapılması benzerlik ve farklılıklara dikkat çekilmek suretiyle ilgili bilimsel boşluğun doldurulmasına katkı sunmaktır.
Mardin- Nusaybin Osmanlı Dönemi Hamidiye Alayları Mezar Taşı
Anatolia is a special geography that is the heir of the artistic and cultural richness of many civilizations. Gravestones, which are accepted as the first historical document in a geography where the settlement history is so deep-rooted, are the representatives of different cultures and beliefs and many knowledge that have survived to the present day, transforming historical cities into open-air museums. Dynamics such as religious belief, cultural environment, ancestral and mourning culture, artistic and aesthetic pleasures of the period were effective in the development of grave and cemetery culture. Gravestones, which are the title deed and primary historical document of a nation, are extremely valuable in that they contain many codes such as life history, professional characteristics, as well as the identity and history of the deceased. The tombstones belonging to the Late Ottoman Period have reached today as a historical richness that provides data on the historical sociology, administrative and military management of the region, apart from the archive documents, as well as being tangible cultural artifacts embodying the aesthetic and artistic taste of the period. The erection of tombstones for the deceased soldiers, which is a deep-rooted Turkish tradition in Central and Central Asia, can be considered as an extension of the similar artistic and aesthetic approaches to the soldier tombstones, which started with the Turkization process of Anatolia and lasted until the Late Ottoman period. This shows us that Turkish art, which progresses cumulatively, can be interpreted as a symbol of an understanding that slipped through centuries and different geographies.
Gravestones are works of art that are in the nature of written documents with inscriptions and contain many data such as the identity information of the deceased, date of death, genealogy information, occupational information. This study is an original research article in the field of Art History, which focuses on Ottoman Period Tombstones and has not been studied before. The main purpose of the study is to contribute to the Ottoman tombstone studies by adhering to the research ethics rules, to gain a new one and to record the cultural assets in the region. The evaluation of tombstones, which is extremely important among our national cultural assets, from a scientific point of view, is to record these historical artifacts, which have weak resistance against humans and nature, and leave them to future generations.
The scope and limitation of this study consists of two sarcophagus tombstones belonging to the Hamidiye Regiment Beys, located in the cemetery area known as "Hamidiye Martyrdom" in Mardin-Nusaybin district, which has an ancient history among Anatolian cities. The cemetery area was examined and the tombstones of the two soldiers included in the study were included in the study due to the fact that they have a plastic effect as an abstract sculpture, as well as the nuance of the ornamental features and inscription texts. The tombstones, for which detailed field studies were made, were measured, drawn, and inscription texts were read in the perspective of the scientific path within the discipline of art history. The main purpose of the study is to make a comparison of the tombstones made from military identification inscriptions belonging to the Late Ottoman Period, which has not been the subject of any scientific study before, with Anatolian and non-Anatolian samples, and to contribute to filling the relevant scientific gap by drawing attention to the similarities and differences.
Mardin- Nusaybin Ottoman Period Hamidiye Regiments Tombstone.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Genel Türk Tarihi (Diğer), Osmanlı Kurumları ve Medeniyeti (Diğer), Yeniçağ Osmanlı Tarihi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Ekim 2023 |
Gönderilme Tarihi | 12 Ağustos 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN 100. YILI ÖZEL SAYISI |