In the IVth century, the European Huns started a mass migration to the north of the Black Sea, joining the Alans, Eastern Goths and various Slavic tribes in front of them and initiating the event known in the literature as the Migration of Tribes. As the Huns moved westward, they were mentioned in many sources of the period, and they were mentioned with fear and admiration. From their appearance north of the Black Sea until Attila's death in 453, the Huns became an important power of the period in a short time by keeping the Western and Eastern Roman Empire under pressure with the tribes under their rule. Underlying this success was undoubtedly the military structure of the Huns. From the moment they first arrived in European lands, they attracted attention with their strategies and equipment, and they were mentioned in all sources with their military skills.
They encountered the Germans immediately after the Alans whom they displaced when they first started to settle in Europe. They established relations with Germanic tribes such as the Eastern Goths, Western Goths, Gepids, Langobards, Vandals, Burgundians, Scyrians and Rugis.
With the military system they brought with them from Turkestan and the lifestyle required by the Turkish steppe culture, the Turks were naturally good soldiers. Their warlike nature was met with curiosity and fear by other nations, and their armies, which were based on mounted troops, made them unique in speed and maneuverability. When they came to Europe, traveling great distances in a short time thanks to their horses, they encountered the Germanic tribes living here in a settled state, and they had no difficulty in gaining superiority over them because they had an army that the Germans had never seen before. This superiority had such a great impact that even the Roman Empire, the most powerful state in the region, could not break this influence. While the effects of the great Migration of Tribes that started with their arrival in Europe continued on all states and communities in the region, the Germanic tribes who could not resist the Huns started a second great migration movement and Europe was exposed to the Migration of Tribes twice in a period of about twenty years. The second great migration, which took place at the beginning of the V. century, helped to shape today's Europe ethnically and culturally.
Another military achievement of the European Huns was the strengthening of the central authority as a result of the expansion of borders and the recruitment of large numbers of soldiers from other nations. They were able to use the military differences of the non-Hunnic tribes in their favor and reorganized the Hun army, which was basically composed of horse-cavalry units, according to the military styles of these tribes. The most striking area of this arrangement is the changes in weapons. Along with weapons such as bows and arrows, spears, lassos and other weapons that were more suited to the art of distant warfare, weapons such as short swords and knives were also introduced. This led to great success and military superiority over all European nations, most notably the Germans. The Germans, like the Roman Empire, had to change their military system to cope with the Huns.
This study will focus on the military structure of the European Huns and the role of the Germans in this structure.
Eastern Europe European Huns Migration of Tribes Army Germans.
Avrupa Hunları, IV. yüzyılda Karadeniz’in kuzeyine büyük kitleler halinde bir göç etmişler, önlerine Alanlar, Doğu Gotları ve çeşitli Slav kavimlerini katarak literatüre Kavimler Göçü olarak geçen hadiseyi başlatmışlardır. Hunlar, batıya doğru ilerledikçe dönemin birçok kaynağında yer almış, kendilerinden korku ve hayranlık ile bahsedilmiştir. Karadeniz’in kuzeyinde görülmelerinden 453 tarihinde Attila’nın ölümüne kadar Hunlar, hakimiyetleri altındaki kavimlerle Batı ve Doğu Roma İmparatorluğu’nu baskı altında tutarak kısa sürede dönemin önemli gücü haline gelmişlerdir. Bu başarının altında yatansa, şüphesiz Hunların askerî yapısıdır. Avrupa topraklarına ilk geldikleri andan itibaren gerek stratejileri gerekse de teçhizatları ile dikkat çekmişler, bütün kaynaklarda askerî yetenekleri ile yer almışlardır.
Germenler ile de Avrupa’ya ilk yerleşmeye başladıklarında yerlerinden ettikleri Alanların hemen akabinde karşılaşmışlardır. En başta Doğu Gotları olmak üzere, Batı Gotları, Gepidler, Langobardlar, Vandallar, Burgundlar, Skirler, Rugiler gibi Germen kavimleri ile münasebetler kurmuşlardır.
Türkistan’dan getirdikleri askerî sistemleri ve Türk bozkır kültürünün gerektirdiği hayat tarzı içinde Türkler, doğuştan iyi bir asker olarak yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Savaşçı olmaları diğer milletler tarafından merak ve korku ile karşılanmış, atlı birliklerin temelini oluşturduğu orduları, onları hız ve manevra kabiliyetinde eşsiz kılmıştır. Atları sayesinde kısa zamanda büyük mesafeler kat etmek suretiyle Avrupa’ya geldiklerinde burada yerleşik halde yaşayan Germen kavimleri ile karşılaşmışlar ve Germenlerin daha önce görmedikleri tarzda bir orduya sahip oldukları için onlara üstünlük sağlamakta zorlanmamışlardır. Bu üstünlük o denli büyük etki yaratmıştır ki bölgenin en güçlü devleti olan Roma İmparatorluğu bile bu etkiyi kıramamıştır. Avrupa’ya gelmeleri ile başlayan büyük Kavimler Göçü’nün etkileri bölgedeki bütün devlet ve topluluklar üzerinde devam ederken Germen kavimlerinden Hunlara karşı koyamayanlar ikinci bir büyük göç hareketine başlamışlar ve Avrupa yaklaşık yirmi yıllık sürede iki defa Kavimler Göçü’ne maruz kalmıştır. V. yüzyılın başlarında gerçekleşen ikinci büyük göç hadisesi bugünkü Avrupa’nın etnik ve kültürel olarak şekillenmesini sağlamıştır.
Avrupa Hunlarının askerî olarak elde ettikleri bir diğer başarı da sınırların genişlemesi ve başka milletlerden çok sayıda asker almalarının bir sonucu olarak merkezî otoritenin kuvvetlendirilmesidir. Hun soylu olmayan kavimlerin askerî farklılıklarını kendi lehlerine kullanabilmiş, temelde atlı-süvari birliklerden oluşan Hun ordusunu bu kavimlerin askerî tarzlarına göre yeniden düzenlemişlerdir. Bu düzenlemenin en göze çarptığı alan da silahlardaki değişimlerdir. Ok ve yay, mızrak, kement gibi uzak savaş sanatına daha yatkın özellikteki silahlarla birlikte kısa kılıçlar, bıçaklar gibi silahlar da kullanılmaya başlanmıştır. Bu durum, beraberinde büyük bir başarıyı getirmiş, askerî olarak Avrupalı milletlerin tamamına en çok da Germenlere karşı üstünlük kazandırmıştır. Germenler de Hunlarla başa çıkabilmek için tıpkı Roma İmparatorluğu gibi askerî sistemlerini değiştirmek durumunda kalmışlardır.
Bu çalışmada, Avrupa Hunlarının askerî yapısından ve bu yapı içinde Germenlerin nasıl bir rol oynadıkları üzerinde durulacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Öncesi Türk Tarihi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Temmuz 2024 |
Gönderilme Tarihi | 15 Mayıs 2024 |
Kabul Tarihi | 25 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 6 Sayı: 12 |