Osmanlı Devleti, kuruluşundan başlayarak merkeziyetçi ve mutlak bir idare ile yönetilmeye çalışılan, egemenlik yetkisinin en üstte yer aldığı ve halkın tebaa olarak görüldüğü bir toplumsal yapı üzerine inşa edilmiştir. Nitekim Osmanlı Devleti’nde egemenlik hakkı, emirleri kanun yerine geçen Padişah’ta toplanmıştır. Ancak Osmanlı Devleti’nde Padişah’lar, ülkeyi istediği (keyfi) biçimde değil; kanunlara, töreye ve İslami (hukuk) kurallara göre yönetmişlerdir. Bunun yanı sıra Padişah’lar, önemli konularda devlet adamlarına da danışmayı ihmal etmemişlerdir. Buna karşın son sözü söyleme yetkisi yine Padişah’a ait olmuştur. Osmanlı Devleti’nin kuruluş ve yükselme dönemlerinde toplum yapısı, Padişah’ın başında yer aldığı yöneten (merkez) ve emir, kurallara uyan yönetilen (çevre) şeklinde iki ana kısma ayrılmıştır. Bu sayede Padişah, merkezde olmanın vermiş olduğu güç ile çevre üzerinde hâkim ve belirleyici olmuş, çevre ise ikincil konumuna bağlı olarak kurallara ve düzene riayet göstermiştir. Bu bağlamda ele alınan bu makalenin amacı, Osmanlı Devleti’nin kuruluş ve yükselme çağlarında merkez-çevre ilişkilerini ana hatlarıyla ele almaktır.
Anahtar Kelimeler: Osmanlı Devleti, Padişah, Halk, Merkez, Çevre.
Jel Kodu: B-15, D-73, Z-13.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Şubat 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Cilt: 2 Sayı: 4 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.