Richard Rorty sees philosophy as an activity that generates concrete projects within life and that was characterized as pragmatism. In this respect, he opposes the traditional way of philosophizing and reduces philosophy to a technique of criticism. Accordingly, Rorty follows a trend from political philosophy to politics. He rejects the constituent effect of traditional rationalist philosophy which grounds on truth and cuts off the link between philosophy and truth. Thus, Rorty presents his liberal understanding as a theory of practical orientation. The fundamental objective of Rorty`s liberal theory is to develop many criteria in order to realize the ideal of a fair and free society. Accordingly, Rorty thinks that the values which liberal thought encompasses should be described again. For him, the thing that allows this is the “contingency of language”, that is, the characteristic of language`s capability of recasting. In particular, the transformation that occurred in philosophizing and language understanding in the late 20th century seems to have made this possible. Rorty, too, who verbalizes this characteristic of the era as “linguistic turn”, explicates his liberal theory through this transformation, which occurred in the understanding of philosophizing. For Rorty, this recasting feature of language is of great importance in terms of enabling novel descriptions which are vital regarding in re-establishing the criteria people can commonly accept and in re-generating social links. In this study, I will try to deal with this important role, which language plays in Rorty`s liberal theory, through the historical background of liberalism, philosophy and language understandings.
Richard Rorty, felsefeyi yaşamın içinde somut projeler üreten, pragmatizm ile karakterize edilmiş bir etkinlik olarak düşünür. Bu bakımdan geleneksel felsefe yapma tarzına karşı çıkarak felsefeyi bir eleştiri tekniğine indirger. Bu anlayışı doğrultusunda Rorty, politika felsefesinden politikaya doğru olan bir yönelimi izler. Geleneksel rasyonalist felsefenin hakikati temele alan kurucu etkinliğini reddederek, felsefenin hakikat ile olan bağını keser. Böylece Rorty liberal anlayışını pratik yönelimli bir teori olarak sunar. Rorty’nin liberal teorisinin temel amacı adil ve özgür bir toplum idealini gerçekleştirmek üzere birtakım pratik ölçütler geliştirmektir. Bu doğrultuda Rorty, liberal düşüncenin içerdiği değerlerin yeniden betimlenmeleri gerektiğini düşünür. Rorty için buna olanak tanıyan şey ‘dilin olumsallığı’, yani onun yeniden biçimlendirilebilir olma özelliğidir. Özellikle yirminci yüzyılın sonlarında felsefe yapma ve dil anlayışlarında meydana gelen dönüşüm bunu olanaklı kılmış görünür. Dönemin bu özelliğini “dile dönüş” olarak ifade eden Rorty de, liberal teorisini dil ve felsefe yapma anlayışlarında meydana gelen bu dönüşüm aracılığıyla serimler. Rorty için, dilin bu yeniden biçimlendirilebilir olma özelliği, yeni betimlemelere olanak tanımasıyla, insanların ortak olarak kabul edebilecekleri ölçütleri yeniden tesis ederek, toplumsal bağların yeniden yaratılması noktasında büyük önem taşır. Biz de çalışmamızda Rorty’nin liberal teorisinde dil unsurunun oynamış olduğu bu önemli rolü liberalizmin, felsefenin ve dil anlayışlarının tarihsel zemini üzerinden değerlendirmeye çalışacağız.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Nisan 2020 |
Gönderilme Tarihi | 28 Ocak 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |
Tarandığımız Dizinler:
e-ISSN: 2148-5232