XIX'uncu yüzyılın ikinci yarısında, Almanya'nın Bismarck liderliğinde birlik ve beraberliğini sağladığı dönemde, Avrupalı devletler Berlin Konferansı'nda Afrika kıtasını sömürge haline getirip paylaşmışlardır. Genç bir ülke olan Belçika hissedarlardan birisidir. Belçika kendisinden yaklaşık seksen kat daha büyük bir devlet olan Kongo'yu, kullandığı sömürgecilik araç ve yöntemleri sayesinde uzun süre yönetmiştir. Kongo'daki Belçika idaresi XIX ve XX yy.larda tüm Afrika'da uygulanmış olan sömürge yönetimleri için fikir veren bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Batı ülkelerinin Afrika'ya medeniyet getirme amacı ile girmelerine rağmen, yaklaşık bir asırlık süre içerisinde kendi dil ve dinlerini dayattıkları, Afrika'nın kaynaklarını batıya taşıdıkları ancak medeniyet adına uzantıları günümüze kadar gelen pek çok soru işareti bırakacak uygulamalarda bulundukları gözlemlenmektedir. Sömürgecilik aracı olarak "dil" ve "din"in kullanımı, bu iki temel sömürgecilik aracı ile birlikte temel metotlar olarak "misyonerlik", "medenileştirme" kavramının kullanılışı, sömürge devletlerinde kurulan "sosyal düzen", "iş grupları", "eğitim sistemi" ve ekonomik kaynakların transferi için oluşturulan "taşıma sistemi" üzerinde durulmuştur. Çalışmada, Avrupalı sömürge devletlerinin medeniyet getirme adına Afrika'ya girdikleri, önce Afrikalıların dil ve dinlerini değiştirdikleri, bu işlemi de misyonerleri kullanarak gerçekleştirdikleri ve sömürge ülkelerinde kurdukları eğitim sistemi ve yerel sosyal sınıflarla sömürgeci otoritelerini güçlendirdikleri ve sömürge ülkelerinin ekonomik kaynaklarını kendi ülkelerine taşıyarak refah düzeylerini artırdıkları, bu uğurda bazen işkenceye varan metotlar uyguladıkları bulgularına ulaşılmıştır. Sömürgecilik klasik anlamda sona ermesine rağmen "yeni sömürgecilik" anlayışı altında aynı araç ve metotların halen kullanılmaya devam edildiği sonucuna varılmıştır.
XIX'uncu yüzyılın ikinci yarısında, Almanya'nın Bismarck liderliğinde birlik ve beraberliğini sağladığı dönemde, Avrupalı devletler Berlin Konferansı'nda Afrika kıtasını sömürge haline getirip paylaşmışlardır. Genç bir ülke olan Belçika hissedarlardan birisidir. Belçika kendisinden yaklaşık seksen kat daha büyük bir devlet olan Kongo'yu, kullandığı sömürgecilik araç ve yöntemleri sayesinde uzun süre yönetmiştir. Kongo'daki Belçika idaresi XIX ve XX yy.larda tüm Afrika'da uygulanmış olan sömürge yönetimleri için fikir veren bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Batı ülkelerinin Afrika'ya medeniyet getirme amacı ile girmelerine rağmen, yaklaşık bir asırlık süre içerisinde kendi dil ve dinlerini dayattıkları, Afrika'nın kaynaklarını batıya taşıdıkları ancak medeniyet adına uzantıları günümüze kadar gelen pek çok soru işareti bırakacak uygulamalarda bulundukları gözlemlenmektedir. Sömürgecilik aracı olarak "dil" ve "din"in kullanımı, bu iki temel sömürgecilik aracı ile birlikte temel metotlar olarak "misyonerlik", "medenileştirme" kavramının kullanılışı, sömürge devletlerinde kurulan "sosyal düzen", "iş grupları", "eğitim sistemi" ve ekonomik kaynakların transferi için oluşturulan "taşıma sistemi" üzerinde durulmuştur. Çalışmada, Avrupalı sömürge devletlerinin medeniyet getirme adına Afrika'ya girdikleri, önce Afrikalıların dil ve dinlerini değiştirdikleri, bu işlemi de misyonerleri kullanarak gerçekleştirdikleri ve sömürge ülkelerinde kurdukları eğitim sistemi ve yerel sosyal sınıflarla sömürgeci otoritelerini güçlendirdikleri ve sömürge ülkelerinin ekonomik kaynaklarını kendi ülkelerine taşıyarak refah düzeylerini artırdıkları, bu uğurda bazen işkenceye varan metotlar uyguladıkları bulgularına ulaşılmıştır. Sömürgecilik klasik anlamda sona ermesine rağmen "yeni sömürgecilik" anlayışı altında aynı araç ve metotların halen kullanılmaya devam edildiği sonucuna varılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mayıs 2011 |
Gönderilme Tarihi | 15 Şubat 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Cilt: 7 Sayı: 14 |