Kıraat, hadis ve siyer gibi çeşitli
ilim dallarında telifleriyle öne çıkan el-Kastallânî,
851-923/1448-1517 yılları arasında, ilmî faaliyetlerin desteklendiği, huzur ve
sükûnun hakim olduğu bir dönemde Mısır'da yaşamıştır. O, eserleri ve
fikirleriyle kendinden sonraki dönemlerde etkili olmayı başarmıştır. Nitekim İrşâdü's-sârî,
el-Mevâhibü'l-ledünniye ve Letâifü'l-işârât
li fünûni'l-kıraat adlı eserleri
insanlar tarafından rağbet görmüş ve bir çok çalışmaya kaynaklık etmiştir.
Kendisinden önceki dönemde kıraatle ilgili telif edilmiş eserlerin çoğunu
inceleme imkanı bulan müellif, kıraat alanında yeni eser telif etmeyi
düşünmüştür. Bunun için kıraat ilminin faydalı yönlerini ihtiva edecek olan bu
esere Letâifü'l-işârât li
fünûni'l-kıraat adını vermiştir.
Eserde kendisinden kısa bir süre önce yaşamış olan İbnü'l-Cezerî'nin en-Neşr fi'l-kıraati'l-‘aşr adlı
eserinde takip ettiği metodu benimsemiş ve kıraatlerle ilgili pek çok bilgiyi
de bu eserden nakletmiştir.
Müellifin bu eseri telif
etmedeki amacı kıraat ilmine dair öncekilerden nakledilen bilgileri bir araya
toplamak ve kıraat ilmindeki kapalılıkları çözmektir. Bu amaçla, eserde sahih
ve şaz kıraatler bir arada ele alınmış, on dört kıraat imamına nispet edilen
farklı okuyuşlar incelenmiştir. İlkin yedi mütevatir kıraat, sonra meşhur üç
kıraat, daha sonra da dört şaz kıraat zikredilmiştir. Müellif, kıraatlerin
kabulünde sahih isnadın, Arap dil kurallarına ve Mushaf hattına uygunluğun şart
olduğunu belirtmiştir. Bu şartları taşımayan kıraatlerin reddedilmesi
gerektiğini söylemiştir. Bu üç şarta sahip olan kıraatlerin eleştirilmesini ve
reddedilmesini ise haddi aşmak olarak değerlendirmiştir. Bu yüzden dil
bilginleri tarafından bazı kıraat imamlarına yöneltilen eleştirilere karşı
çıkmış ve onları yeni bir şey icat etmiş gibi davranmakla suçlamıştır. Sahih
rivayetle nakledilen bütün kıraatlerin bir yönden de olsa dilin kullanım
alanında olduğunu ifade etmiştir. Dil bilginlerinin kıraatlere yönelik
eleştirilerinin, kendi eksik bilgilerinden ve dilde uyguladıkları kıyas
yöntemini kıraatlere de uygulamalarından kaynaklandığını ifade etmiştir.
X. Asırda telif edilmiş bu
eserin dünyanın değişik kütüphanelerinde 29 el yazma nüshası bulunmaktadır. Eser
1972 yılında Mısır'da, 2013 yılında Medine'de tahkik edilmiştir. Mısır'da
yapılan tahkikte aynı ülkede bulunan dört nüshası, Medine'de yapılan tahkikte
ise dünyanın değişik kütüphanelerindeki 15 nüshası incelenmiştir. Çalışmamızda
bu eseri, genel özellikleri ve kıraat ilmindeki yeri bakımından incelemeyi ve
tanıtmayı hedefliyoruz.
Bölüm | Makale |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Sayı: 37 |
Harran İlahiyat Dergisi-Harran Ilahiyat Journal Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.