In the last 20 years, the education system in Türkiye has witnessed massive growth and transformation from primary- and secondary education to higher education. Significant improvements have been made in enrollment rates at all levels of education, reaching a level comparable to OECD countries. In this context, this study focuses on the transformation and massification of higher education in Türkiye. The net enrollment ratio in higher education in Türkiye has increased from 10% to 46% during this period. Especially, the establishment of higher education institutions in all cities has contributed positively to women's access to higher education, and for the first time, the enrollment and graduation rates of women have surpassed those of men. The increase in the supply of higher education and easier access has raised the proportion of higher education graduates from under 20% to over 40% in the 25-34 age group during this period. At the same time, the average length of education for the population aged 15 and over is increasing every year. Additionally, this study identifies problem areas and proposes solutions to ensure the sustainability of the expansion in higher education during this period. The evaluation identifies insufficient face-to-face teaching capacity in the higher education system and attempts to compensate for this deficiency with distance education programs as the primary problem area. Especially since 2015, almost half of the students who have enrolled in higher education have been able to enroll in distance education programs. Therefore, increasing face-to-face teaching capacity in higher education and reducing the proportion of distance education in higher education stand out as challenging issues. The second problem area is highlighted as being related to the limitations in scientific knowledge production performance of higher education institutions and the number of doctoral graduates. Despite an increase in the number of doctoral graduates from all disciplines every year, sustaining the growth achieved during this period is highly inadequate. This problem not only negatively affects the capacity for scientific knowledge production but also creates significant challenges, especially in meeting the need for faculty members in newly established universities, thus adversely affecting the quality of higher education. The study also offers some recommendations for addressing these problems.
higher education massification of education sustainability human capital doctoral education
Türkiye’de eğitim sistemi temel eğitim ve ortaöğretimden yükseköğretime kadar son 20 yılda devasa bir büyümeye ve dönüşüme tanıklık etmiştir. Eğitimin tüm kademelerindeki okullaşma oranlarında önemli sıçramalar sağlanmış ve OECD ülkeleri ile karşılaştırılabilir bir düzeye ulaşılmıştır. Bu bağlamda bu çalışma Türkiye’de yükseköğretim alanındaki bu dönüşüme ve kitleselleşmeye odaklanmaktadır. Türkiye’de yükseköğretimde net okullaşma oranı bu dönemde %10’dan %46’ya yükselmiştir. Özellikle tüm şehirlerde yükseköğretim kurumlarının kurulması aracılığıyla erişebilirliğin artırılması kadınların yükseköğretime erişimine olumlu katkıda bulunmuş ve kadınların hem okullaşma hem de mezun olma oranları ilk kez erkeklere ait ilgili oranları geride bırakmıştır. Yükseköğretim arzının artması ve erişimin kolaylaşması, bu dönemde 25-34 yaş grubunda %20’nin altında olan yükseköğretim mezunu oranının %40’ın üzerine çıkmasını sağlamıştır. Aynı zamanda 15 yaş ve üzeri nüfusun ortalama eğitim süresi de her yıl artmaktadır. Bu çalışmada ayrıca bu dönemde sağlanan yükseköğretimdeki genişlemenin sürdürülebilir olması için sorun alanları belirlenmekte ve çözümler önerilmektedir. Yapılan değerlendirmede yükseköğretim sisteminde yüz yüze öğretim kapasite arzı yetersizliği ve bu yetersizliğin açıköğretim programları ile kapatılmaya çalışılması birincil sorun alanı olarak belirlenmiştir. Özellikle 2015 yılından itibaren yükseköğretime yerleşen öğrencilerin hemen hemen yarısı açıköğretim programlarına yerleşebilmektedir. Bu nedenle, yükseköğretimde yüz yüze eğitim kapasitesinin artırılması ve yükseköğretimde açıköğretim payının azaltılması meydan okuyucu bir sorun olarak ortada durmaktadır. İkinci sorun alanının ise yükseköğretim kurumlarının bilimsel bilgi üretim performansı ve doktora mezun sayılarındaki sınırlılıklarla ilişkili olduğu vurgulanmaktadır. Tüm disiplinlerden doktora mezun sayısı, her yıl artmasına rağmen, bu dönemde sağlanan büyümeyi sürdürülebilir kılmakta son derece yetersiz kalmaktadır. Bu sorun, bilimsel bilgi üretim kapasitesini olumsuz etkilediği gibi özellikle yeni kurulan üniversitelerin öğretim üyesi ihtiyacının karşılanmasında da önemli zorluklar oluşturmaktadır. Dolayısıyla yükseköğretimin niteliği ve kalitesini de olumsuz etkilemektedir. Çalışmada bu sorunların çözümlerine yönelik bazı öneriler de sunulmaktadır.
Yükseköğretim eğitimin kitleselleşmesi sürdürülebilirlik beşeri sermaye doktora eğitimi
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Yükseköğretim Politikaları, Yükseköğretim Yönetimi |
Bölüm | Derlemeler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ağustos 2024 |
Gönderilme Tarihi | 14 Mayıs 2024 |
Kabul Tarihi | 30 Temmuz 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 14 Sayı: 2 |