Bu çalışmada, Kopenhag okulunun bir
kavramsallaştırması olan ‘Güvenlikleştirme’ nosyonuna değinilmiştir. Bir sorun
alanının ‘Güvenlikleştirilmesi’
beraberinde Güvenlikleştirilen alana yönelik yapılacak tüm müdahalelerin
meşrulaştırılması anlamına da gelmektedir. Bu maksatla, meşruluk ve güvenlik
ilişkisi, bu çalışmanın ana gövdesini oluşturmaktadır.
Çalışmada, güvenlikleştirilen alanlara
yönelik politik çıktıların nasıl meşrulaştırılabildiğini gösterebilmek için ABD
örneği ele alınmıştır. ABD örneği ise, özellikle 11 Eylül saldırıları sonrası
dönemde incelenmiştir. Bu dönemin ayırt edici özelliği, terörizmin bu denli
büyük çaplı bir saldırıyı daha önce gerçekleştirmemiş olmasındandır. Ayrıca, bu
saldırılar sonrası dönemde, uluslararası politikanın temelden sarsılmış olması
da bu dönemin bir başka ayırt edici özelliğidir. Temel olarak, Bush, Obama ve
Trump’ın siyasal duruşları konu edinilmiş; güvenlik algıları sorgulanmıştır.
Sonuç olarak bu makalede, güvenlik
söz konusu olduğunda, devlet egemenliği ile birey özgürlüğünün çatışabileceği;
her hangi birisinin diğerine galebe çalabileceği; dahası ikisinin aynı anda
olmasının imkânsızlığı gösterilmeye çalışılmıştır. Böylelikle,
güvenlikleştirilen konuların meşruluk kaynağının değişkenliği de gün yüzüne
çıkmaktadır.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 17 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 10 Sayı: 2 |